Osmanlı Devletinin tarihe karışıp Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu savaş ve mücadeleyle dolu On Yıllık Harp döneminin bir ferdi olan Ahmet Kâmil Bey, Harbiye Mektebinin son sınıf talebesi iken Ağustos 1914te seferberliğin ilanıyla zâbit vekili olarak katıldığı Osmanlı ordusunda, Doğu Cephesinde Ruslara karşı, Irak Cephesinde İngilizlere karşı muharebe etmiştir. Savaşın devam ettiği dört yıl zarfında zaferlerle mağlubiyetleri, sevinçlerle acı ve yoklukları bir arada yaşamıştır. 29 Nisan 1916 tarihinde Kûtülamare Zaferini kazanan Osmanlı ordusunun muzaffer subaylarından biri iken 30 Ekim 1918de Musul yakınlarında İngilizlere esir düşme talihsizliğini yaşamıştır.
Esaret altında geçen iki yıldan sonra geldiği İstanbulda sadece iki ay durabilmiş, ilk fırsatta Anadoluya geçerek İstiklâl Harbine katılmış, İkinci İnönü, Aslıhanlar, Kütahya-Eskişehir Muharebeleriyle Sakarya Meydan Muharebesine katılmış, Büyük Taarruzda düşmanı kovalayan birliklerin içinde bulunmuştur.
Ahmet Kâmil Bey, 1914 yılında orduya katılışından 1934 yılına kadar harp meydanlarında, askerî kıtalarda, esaret kampında yaşadıklarını, görüp işittiklerini bir evlat, bir eş ve bir baba olarak verdiği hayat mücadelesini gün gün defterine kaydetmiştir. Neticede yedi defterden oluşan ve yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi içeren günlükleri ortaya çıkmıştır. Yirmi yıllık devre içinde I. Dünya Savaşı, İstiklâl Harbi ve Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiş bir subayın tutmuş olduğu bu günlükler hiç kuşkusuz dönemine dair çok kıymetli kaynak teşkil etmektedir.
Osmanlı Devletinin tarihe karışıp Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu savaş ve mücadeleyle dolu On Yıllık Harp döneminin bir ferdi olan Ahmet Kâmil Bey, Harbiye Mektebinin son sınıf talebesi iken Ağustos 1914te seferberliğin ilanıyla zâbit vekili olarak katıldığı Osmanlı ordusunda, Doğu Cephesinde Ruslara karşı, Irak Cephesinde İngilizlere karşı muharebe etmiştir. Savaşın devam ettiği dört yıl zarfında zaferlerle mağlubiyetleri, sevinçlerle acı ve yoklukları bir arada yaşamıştır. 29 Nisan 1916 tarihinde Kûtülamare Zaferini kazanan Osmanlı ordusunun muzaffer subaylarından biri iken 30 Ekim 1918de Musul yakınlarında İngilizlere esir düşme talihsizliğini yaşamıştır.
Esaret altında geçen iki yıldan sonra geldiği İstanbulda sadece iki ay durabilmiş, ilk fırsatta Anadoluya geçerek İstiklâl Harbine katılmış, İkinci İnönü, Aslıhanlar, Kütahya-Eskişehir Muharebeleriyle Sakarya Meydan Muharebesine katılmış, Büyük Taarruzda düşmanı kovalayan birliklerin içinde bulunmuştur.
Ahmet Kâmil Bey, 1914 yılında orduya katılışından 1934 yılına kadar harp meydanlarında, askerî kıtalarda, esaret kampında yaşadıklarını, görüp işittiklerini bir evlat, bir eş ve bir baba olarak verdiği hayat mücadelesini gün gün defterine kaydetmiştir. Neticede yedi defterden oluşan ve yaklaşık yirmi yıllık bir süreyi içeren günlükleri ortaya çıkmıştır. Yirmi yıllık devre içinde I. Dünya Savaşı, İstiklâl Harbi ve Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiş bir subayın tutmuş olduğu bu günlükler hiç kuşkusuz dönemine dair çok kıymetli kaynak teşkil etmektedir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 423,50 | 423,50 |
2 | 220,22 | 440,44 |
3 | 152,46 | 457,38 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 423,50 | 423,50 |
2 | 220,22 | 440,44 |
3 | 152,46 | 457,38 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 423,50 | 423,50 |
2 | 220,22 | 440,44 |
3 | 152,46 | 457,38 |