Avrupa edebiyatının özgün sesi Zoran Drvenkar'dan, akıllara zarar bir baba-oğul buluşması...
Kulaklığı takın, sesi açın: Az sonra ortalık epey karışacak!
"Babamın ne düşündüğünü bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Tek bildiğim, kilometreleri tek bir hedefe, birbirimizden ayrılmak hedefine ulaşmak için yutacağımız ve yol boyunca susacağımız. Ben tespihböceği gibi içime kapanmış, walkman'imi dinliyorum; babam da kolunu camdan sarkıtmış, aynalı güneş gözlüklerinin ardından, akmakta olan manzaranın zevkini sürüyor. Mükemmel bir takımız biz."
Lukas, annesinin ısrarı üzerine, yedi yıldır görmediği babasıyla bir hafta geçirmeyi kabul eder. Yüklendiği tek bir sırt çantası ve bin çelişkili duyguyla çıkar yola: Bol kırgınlık, bol merak, belleğin izin verdiği oranda da eser miktarda sevgi. Zaten bu evlere şenlik baba ve onun kara mizah dolu ailesiyle yüzleşirken, ne hissettiklerinden bir şey anlar insan, ne de düşüncelerinden. Berlin'i Hamburg'a bağlayan karayolu, kulaklıklardan sızan U2 tınılarını dinlerken, belki de en ilginç ikililerden birine ev sahipliği yapıyor... ve okur daha bir olaya, bir duyguya bile kendini kaptıramadan, karamboller art arda sıralanıyor.
Babasından uzak büyümüş bir oğul, ailesini terk etmiş bir baba. Belki de son kez görüşecekler. Üstelik, bu ailenin sözü edilmez bir karanlık geçmişi var ki, dalıverdikleri akla zarar kovalamacayı ve havada uçuşan yumrukları açıklamaya yetiyor... Alman edebiyatının özgün sesi, Onlardan Biri'nin sevilen yazarı Zoran Drvenkar, yine zamanı akışına yabancılaştırırken soruyor: İki yabancının birbirini tanımak için kaç güne, kaç kilometreye ihtiyacı olabilir?
Avrupa edebiyatının özgün sesi Zoran Drvenkar'dan, akıllara zarar bir baba-oğul buluşması...
Kulaklığı takın, sesi açın: Az sonra ortalık epey karışacak!
"Babamın ne düşündüğünü bilmiyorum, bilmek de istemiyorum. Tek bildiğim, kilometreleri tek bir hedefe, birbirimizden ayrılmak hedefine ulaşmak için yutacağımız ve yol boyunca susacağımız. Ben tespihböceği gibi içime kapanmış, walkman'imi dinliyorum; babam da kolunu camdan sarkıtmış, aynalı güneş gözlüklerinin ardından, akmakta olan manzaranın zevkini sürüyor. Mükemmel bir takımız biz."
Lukas, annesinin ısrarı üzerine, yedi yıldır görmediği babasıyla bir hafta geçirmeyi kabul eder. Yüklendiği tek bir sırt çantası ve bin çelişkili duyguyla çıkar yola: Bol kırgınlık, bol merak, belleğin izin verdiği oranda da eser miktarda sevgi. Zaten bu evlere şenlik baba ve onun kara mizah dolu ailesiyle yüzleşirken, ne hissettiklerinden bir şey anlar insan, ne de düşüncelerinden. Berlin'i Hamburg'a bağlayan karayolu, kulaklıklardan sızan U2 tınılarını dinlerken, belki de en ilginç ikililerden birine ev sahipliği yapıyor... ve okur daha bir olaya, bir duyguya bile kendini kaptıramadan, karamboller art arda sıralanıyor.
Babasından uzak büyümüş bir oğul, ailesini terk etmiş bir baba. Belki de son kez görüşecekler. Üstelik, bu ailenin sözü edilmez bir karanlık geçmişi var ki, dalıverdikleri akla zarar kovalamacayı ve havada uçuşan yumrukları açıklamaya yetiyor... Alman edebiyatının özgün sesi, Onlardan Biri'nin sevilen yazarı Zoran Drvenkar, yine zamanı akışına yabancılaştırırken soruyor: İki yabancının birbirini tanımak için kaç güne, kaç kilometreye ihtiyacı olabilir?
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 142,20 | 142,20 |
2 | 72,52 | 145,04 |
3 | 49,30 | 147,89 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 142,20 | 142,20 |
2 | 72,52 | 145,04 |
3 | 49,30 | 147,89 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 142,20 | 142,20 |
2 | 72,52 | 145,04 |
3 | 49,30 | 147,89 |