Seyr ü sülûkümüz sırasında makâm ve merâtibi tamamlamak isteğinde olan çoğu sâlikin, yedi seyr ü sülûk makâm ve mertebeleriyle bu mertebelerde yaşanacak olan tecellîleri bilmediğini gördük. Sâlikler, mürşitlerinden halifelik ve icâzet vermesini isterler. İsteklerinde ısrar ettiklerinde, mürşit onlara "sabredin, seyr ü sülûkunuz sırasında görmediğiniz ilâhî fütuhâtlar ve yüksek makâmlar vardır," der ve onları bu boş isteklerinden vaz geçirmeye çalışır. Ancak, onlar, mürşitlerinin sözleriyle tatmin olmayıp itiraz ederler ve bu isteklerini bırakıp mürşide yönelmezler. Böyle olunca da, terakki edemezler. Helâk olunacak bir yerde dururlar ve bütün gayretleri boşa gider. Bu durumları görünce, bizde bir risâle yazma arzusu ortaya çıktı. Böylece elinizdeki bu risâleyi samimi sâlikler için yazmaya başladım.
Seyr ü sülûkümüz sırasında makâm ve merâtibi tamamlamak isteğinde olan çoğu sâlikin, yedi seyr ü sülûk makâm ve mertebeleriyle bu mertebelerde yaşanacak olan tecellîleri bilmediğini gördük. Sâlikler, mürşitlerinden halifelik ve icâzet vermesini isterler. İsteklerinde ısrar ettiklerinde, mürşit onlara "sabredin, seyr ü sülûkunuz sırasında görmediğiniz ilâhî fütuhâtlar ve yüksek makâmlar vardır," der ve onları bu boş isteklerinden vaz geçirmeye çalışır. Ancak, onlar, mürşitlerinin sözleriyle tatmin olmayıp itiraz ederler ve bu isteklerini bırakıp mürşide yönelmezler. Böyle olunca da, terakki edemezler. Helâk olunacak bir yerde dururlar ve bütün gayretleri boşa gider. Bu durumları görünce, bizde bir risâle yazma arzusu ortaya çıktı. Böylece elinizdeki bu risâleyi samimi sâlikler için yazmaya başladım.