Burhan Cahit Morkaya'nın 15 Aralık 1938 tarihinde kaleme aldığı eserinden aşağıya almış olduğumuz bu satırlar sonrasında başka bir söz gerek var mı?
Tarihin belki en yüksek prensip sahibi bir yapıcısı olan Kemal Atatürk'ü, Ankara'da hilâfetin kaldırıldığı gün gördüm. Huzurunda beş saat kaldım.
O gün İstanbul'dan Halifenin kaçtığı haberi gelmişti. O Halife ki, daha memleketini kurtaracak milli kuvvetler henüz damla halinde iken İzmit'e sevk ettiği Hilâfet ordusu ile Türkü Türk'e kırdırmıştı. Ankara istasyonundaki küçük, mütevazı dairesinde akşam, gün kararıncaya kadar tarihin bu kaçınılmaz hükmü etrafında konuşan Atatürk'ü dinledim. Onun bu noktadaki yüksek fikirlerini birkaç gün sonra Meclis kürsüsünde bütün millet dinledi.
— Efendiler, diyor, hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye ilim icabıdır, diye müzakere ile münakaşa ile verilmez, hâkimiyet ve saltanat kuvvetle, kudretle, zorla alınır. Osman oğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına el koymuş ve bunu altı asır devam ettirmişlerdi. Şimdi de Türk milleti, bu saldırganların hadlerini ihtar ederek hâkimiyet ve saltanatı, isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu, bir emrivakidir. Mevzubahis olan millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız? Bırakmayacak mıyız, meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu ne olursa olsun olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse fikrimce uygun olur, aksi takdirde hakikat yine usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.
Burhan Cahit Morkaya'nın 15 Aralık 1938 tarihinde kaleme aldığı eserinden aşağıya almış olduğumuz bu satırlar sonrasında başka bir söz gerek var mı?
Tarihin belki en yüksek prensip sahibi bir yapıcısı olan Kemal Atatürk'ü, Ankara'da hilâfetin kaldırıldığı gün gördüm. Huzurunda beş saat kaldım.
O gün İstanbul'dan Halifenin kaçtığı haberi gelmişti. O Halife ki, daha memleketini kurtaracak milli kuvvetler henüz damla halinde iken İzmit'e sevk ettiği Hilâfet ordusu ile Türkü Türk'e kırdırmıştı. Ankara istasyonundaki küçük, mütevazı dairesinde akşam, gün kararıncaya kadar tarihin bu kaçınılmaz hükmü etrafında konuşan Atatürk'ü dinledim. Onun bu noktadaki yüksek fikirlerini birkaç gün sonra Meclis kürsüsünde bütün millet dinledi.
— Efendiler, diyor, hâkimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye ilim icabıdır, diye müzakere ile münakaşa ile verilmez, hâkimiyet ve saltanat kuvvetle, kudretle, zorla alınır. Osman oğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına el koymuş ve bunu altı asır devam ettirmişlerdi. Şimdi de Türk milleti, bu saldırganların hadlerini ihtar ederek hâkimiyet ve saltanatı, isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu, bir emrivakidir. Mevzubahis olan millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız? Bırakmayacak mıyız, meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu ne olursa olsun olacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes meseleyi tabii görürse fikrimce uygun olur, aksi takdirde hakikat yine usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 65,28 | 65,28 |
2 | 33,29 | 66,59 |
3 | 22,63 | 67,89 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 65,28 | 65,28 |
2 | 33,29 | 66,59 |
3 | 22,63 | 67,89 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 65,28 | 65,28 |
2 | 33,29 | 66,59 |
3 | 22,63 | 67,89 |