Seyahatname sözcüğünü kendi âlemimde Seyahatnağme diye telaffuz ederim. Bu adlandırmada bana "nağme" terennüm ettiren, yaptığı gezileri ballı budaklı anlatarak zamanda ve mekânda anlık uçuş ve konuş fırsatları ikram eden usta gezi yazarlarının başarıları olsa gerek.
Avrupa Andıcı bu yoldaki kanaatlerimi pekiştirdi, sabitleştirdi.
Çünkü klasik gezi yazısı anlatılarına yeni şeyler ekliyor bu eser. Bahsettiğim zamanlar ve mekânlar arası geçişkenliklerin üstüne yeni hayal havuzları bina ediyor, ettiriyor. Böylece, enlem ve boylamda oluşan genişlik, ufkun ve sonsuzluğun derinleşmesine doğru yol alıyor.
Şöyle somutlaştırayım söylediklerimi: Erdal Noyan, pek çok seyyahın genellikle yaptığı gibi, gezdiği yerlerdeki gördüğü, duyduğu, düşündüğü şeyleri parça pörçük aktarmakla, yansıtmakla yetinmiyor. Sadece coğrafi sınırları adımlayıp aşmıyor, onlardan öte, aklın, zihnin, muhayyilenin sınırlarına müdahale ediyor. Bu anlamda, elinizdeki kitap bağlamında Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Danimarka, Norveç, İsveç veya Finlandiya haritada bir sınır, coğrafyada bir kara parçası, tarihte bir figür, kültürde bir unsur, folklorda bir yaşama biçimi, fotoğrafta bir görsel, vb. değil, hatta bunların hepsi de değil, hepsinden ötesidir.
Noyan'ın bu nitelikli helezonik kurgusunda dikkatlerden kaçmayan birkaç nokta var: Farklı kültürel eserler üzerinden ülkeler ve medeniyetler arası ilişkilendirmeler yapıyor. Bir yazınsal tür olarak gezi yazısının sınırlarını deneysel oyunlara tabi tutuyor. Ama en önemlisi, bu metinler bir şairin elinde yoğuruluyor…
Şimdi gelin kendimizi şair gezginimizin satırlarına teslim edip okuma eyleminin keyfini çıkaralım…
Seyahatname sözcüğünü kendi âlemimde Seyahatnağme diye telaffuz ederim. Bu adlandırmada bana "nağme" terennüm ettiren, yaptığı gezileri ballı budaklı anlatarak zamanda ve mekânda anlık uçuş ve konuş fırsatları ikram eden usta gezi yazarlarının başarıları olsa gerek.
Avrupa Andıcı bu yoldaki kanaatlerimi pekiştirdi, sabitleştirdi.
Çünkü klasik gezi yazısı anlatılarına yeni şeyler ekliyor bu eser. Bahsettiğim zamanlar ve mekânlar arası geçişkenliklerin üstüne yeni hayal havuzları bina ediyor, ettiriyor. Böylece, enlem ve boylamda oluşan genişlik, ufkun ve sonsuzluğun derinleşmesine doğru yol alıyor.
Şöyle somutlaştırayım söylediklerimi: Erdal Noyan, pek çok seyyahın genellikle yaptığı gibi, gezdiği yerlerdeki gördüğü, duyduğu, düşündüğü şeyleri parça pörçük aktarmakla, yansıtmakla yetinmiyor. Sadece coğrafi sınırları adımlayıp aşmıyor, onlardan öte, aklın, zihnin, muhayyilenin sınırlarına müdahale ediyor. Bu anlamda, elinizdeki kitap bağlamında Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Danimarka, Norveç, İsveç veya Finlandiya haritada bir sınır, coğrafyada bir kara parçası, tarihte bir figür, kültürde bir unsur, folklorda bir yaşama biçimi, fotoğrafta bir görsel, vb. değil, hatta bunların hepsi de değil, hepsinden ötesidir.
Noyan'ın bu nitelikli helezonik kurgusunda dikkatlerden kaçmayan birkaç nokta var: Farklı kültürel eserler üzerinden ülkeler ve medeniyetler arası ilişkilendirmeler yapıyor. Bir yazınsal tür olarak gezi yazısının sınırlarını deneysel oyunlara tabi tutuyor. Ama en önemlisi, bu metinler bir şairin elinde yoğuruluyor…
Şimdi gelin kendimizi şair gezginimizin satırlarına teslim edip okuma eyleminin keyfini çıkaralım…
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 75,90 | 75,90 |
2 | 38,71 | 77,42 |
3 | 26,31 | 78,94 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 75,90 | 75,90 |
2 | 38,71 | 77,42 |
3 | 26,31 | 78,94 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 75,90 | 75,90 |
2 | 38,71 | 77,42 |
3 | 26,31 | 78,94 |