Günümüz dijitalleşen, çoğullaşan, liberalleşen ve bireyselleşen toplumlarında birlikte yaşamı ya da sosyal uyumu sürdürülebilir kılmak için sosyal ilişkiler, güven, dayanışma, katılım, istikrar, özgürlük, eşitlik, adalet, aidiyet, yardımseverlik, işbirliği, bağlılık gibi unsurları içeren, çoğulculuğu ve çeşitliliği kabul eden, sosyo-kültürel, hukuk, eğitim, siyasal ve ekonomik alanı kapsayan bütüncül bir anlayışa ihtiyaç bulunduğu görülmektedir. Bu süreçte ana görev, siyasi iktidara ve siyasi aktörlere düşmektedir. Kamu politikalarının oluşturulmasında öncelikli sorun alanları arasında tercih sürecini siyaset belirlemektedir.
Ancak toplumsal birliktelik konusu bir tercih olmaktan ziyade bir zorunluluktur. Gelişmeler, konuyu öncelikli hale getirmekte ve kendini siyasete dayatmaktadır. Türkiye'de sosyal uyum düzeyi orta düzeyde seyretmektedir. Alan araştırmasından elde edilen veriler, kamuoyunda zaman zaman dile getirilen "toplum çözülüyor" ya da "toplum çöküyor" yönündeki söylemleri tasdik eder nitelikte değildir.
Ancak bazı veriler de toplumda birlikte ve bir arada yaşama kültürüne ilişkin sorun alanlarına işaret etmektedir. Eğer önlem almakta gecikme olursa, sorunların derinleşmesi ve çözümsüz bir hal alması muhtemeldir. Bu yüzden siyaset, toplumsal birlikteliğin nasıl güçlendirileceğine ilişkin bilimsel verilere dayalı bir program hazırlayıp uygulamaya koymalıdır.
Bu amaçla konunun tüm boyutlarını en ince detayına kadar araştırılmasını sağlayan bir çatı organizasyona ya da kurula ihtiyaç vardır. Bu konuda başarılı politikalar yürüten ülkelerin birçoğunda bu türden örgütlenmeler karşımıza çıkmaktadır. Bu tür yapılanmaların farklı uzmanlık alanlarından kişileri ve kurumları kapsaması çok boyutlu olan sorunun, çok boyutlu ele alınmasının gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Başarı ancak bu şekilde mümkün olacaktır.
Günümüz dijitalleşen, çoğullaşan, liberalleşen ve bireyselleşen toplumlarında birlikte yaşamı ya da sosyal uyumu sürdürülebilir kılmak için sosyal ilişkiler, güven, dayanışma, katılım, istikrar, özgürlük, eşitlik, adalet, aidiyet, yardımseverlik, işbirliği, bağlılık gibi unsurları içeren, çoğulculuğu ve çeşitliliği kabul eden, sosyo-kültürel, hukuk, eğitim, siyasal ve ekonomik alanı kapsayan bütüncül bir anlayışa ihtiyaç bulunduğu görülmektedir. Bu süreçte ana görev, siyasi iktidara ve siyasi aktörlere düşmektedir. Kamu politikalarının oluşturulmasında öncelikli sorun alanları arasında tercih sürecini siyaset belirlemektedir.
Ancak toplumsal birliktelik konusu bir tercih olmaktan ziyade bir zorunluluktur. Gelişmeler, konuyu öncelikli hale getirmekte ve kendini siyasete dayatmaktadır. Türkiye'de sosyal uyum düzeyi orta düzeyde seyretmektedir. Alan araştırmasından elde edilen veriler, kamuoyunda zaman zaman dile getirilen "toplum çözülüyor" ya da "toplum çöküyor" yönündeki söylemleri tasdik eder nitelikte değildir.
Ancak bazı veriler de toplumda birlikte ve bir arada yaşama kültürüne ilişkin sorun alanlarına işaret etmektedir. Eğer önlem almakta gecikme olursa, sorunların derinleşmesi ve çözümsüz bir hal alması muhtemeldir. Bu yüzden siyaset, toplumsal birlikteliğin nasıl güçlendirileceğine ilişkin bilimsel verilere dayalı bir program hazırlayıp uygulamaya koymalıdır.
Bu amaçla konunun tüm boyutlarını en ince detayına kadar araştırılmasını sağlayan bir çatı organizasyona ya da kurula ihtiyaç vardır. Bu konuda başarılı politikalar yürüten ülkelerin birçoğunda bu türden örgütlenmeler karşımıza çıkmaktadır. Bu tür yapılanmaların farklı uzmanlık alanlarından kişileri ve kurumları kapsaması çok boyutlu olan sorunun, çok boyutlu ele alınmasının gerekliliğinden kaynaklanmaktadır. Başarı ancak bu şekilde mümkün olacaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 128,00 | 128,00 |
2 | 65,28 | 130,56 |
3 | 44,37 | 133,12 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 128,00 | 128,00 |
2 | 65,28 | 130,56 |
3 | 44,37 | 133,12 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 128,00 | 128,00 |
2 | 65,28 | 130,56 |
3 | 44,37 | 133,12 |