Balkanlar eski çağlardan beri büyük güçlerin hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Günümüzde ise Batı Avrupa'dan ayrışan farklı inançlar, gelenekler ve ekinler barındıran bir yer olması itibarıyla Balkanlar, Yunan-Roma mirasının sahibi iddiasındaki Avrupalı devletler için bir müttefik olarak kabul edilebilmekten çok uzaktır. Dolayısıyla, Balkan toprakları Avrupalılar için sadece fethedilip sömürülecek bir bölge olarak görülmüş, bu bölgenin insanına da hep düşman nazarıyla bakılmıştır. Bu sebeple neredeyse her Avrupa devleti Balkanlar'daki farklı unsurlardan sadece bir veya ikisini kendine yakın görüp diğerlerini düşman bellemiştir. Bu farklılaşmış yapısı dolayısıyla Balkan toplumları içinde çok sayıda devletin eli daima var olmuştur. Özellikle Oğuz Türkleri'nin Balkanlar'a yerleşmesinden sonra bu husumet daha da artmıştır. Boşnakların Müslüman olduğu çağdan itibaren bir de din temelli bölünme meydana gelmiş, Müslüman Boşnaklar Türklerle beraber hedefe konulmuştur. Gerçi Boşnaklar, Osmanlı Devleti'nin himayesinde asırlarca yarı bağımsız olarak rahatlık ve huzur içinde yaşamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun hâkimiyet döneminde sadece Müslüman Boşnaklar değil, diğer Ortodoks ve Katolik toplumlar da huzur içinde yaşamışlardır. Ancak bu hakikat günümüz Avrupası tarafından görmezden gelinmektedir. Toplu saldırıların sonucunda Türk Devleti'nin zayıflayıp Balkan topraklarını kaybetmesiyle ise her şey kötüye doğru değişmiştir. Türk Devleti'nin Balkanlar'daki siyasî hâkimiyeti kaybetmesi ve müdahale gücünden mahrum kalması sebebiyle Boşnaklar için acı dolu günler de başlamış oldu.
Ayrıca Balkanlar; Avrupa, Anadolu, Orta Doğu, Asya, Hindistan ve Çin için bir geçiş kapısıdır. Dolayısıyla, bu yolları güvende tutmak ve Anadolu'ya hâkim olmak için önce Balkanlar'a hâkim olmak gerektiği açıktır. Balkanlar'ı Hristiyan dünyası için hedef hâline getiren de onun bu konumudur zaten.Bugün, Boşnaklar kendi devletini kurmuş ve Birleşmiş Milletler tarafından da tanınmış olmakla kendi üzerlerinde oynanan oyunu bir müddet için savuşturmuş sayılabilirler. Ancak tehlike henüz geçmiş değildir. Müslüman Boşnaklar bütün bir Hristiyan dünyasının husumeti karşısında, Türkiye ile dayanışma ve komşularındaki aklı selim sahibi siyasetçiler ve irfan sahipleri ile iş birliği içinde bulunarak varlıklarını devam ettirebilirler, gelişebilirler ve kimliklerini koruyarak huzur içinde yaşayabilirler.
Balkanlar eski çağlardan beri büyük güçlerin hâkimiyet mücadelesine sahne olmuştur. Günümüzde ise Batı Avrupa'dan ayrışan farklı inançlar, gelenekler ve ekinler barındıran bir yer olması itibarıyla Balkanlar, Yunan-Roma mirasının sahibi iddiasındaki Avrupalı devletler için bir müttefik olarak kabul edilebilmekten çok uzaktır. Dolayısıyla, Balkan toprakları Avrupalılar için sadece fethedilip sömürülecek bir bölge olarak görülmüş, bu bölgenin insanına da hep düşman nazarıyla bakılmıştır. Bu sebeple neredeyse her Avrupa devleti Balkanlar'daki farklı unsurlardan sadece bir veya ikisini kendine yakın görüp diğerlerini düşman bellemiştir. Bu farklılaşmış yapısı dolayısıyla Balkan toplumları içinde çok sayıda devletin eli daima var olmuştur. Özellikle Oğuz Türkleri'nin Balkanlar'a yerleşmesinden sonra bu husumet daha da artmıştır. Boşnakların Müslüman olduğu çağdan itibaren bir de din temelli bölünme meydana gelmiş, Müslüman Boşnaklar Türklerle beraber hedefe konulmuştur. Gerçi Boşnaklar, Osmanlı Devleti'nin himayesinde asırlarca yarı bağımsız olarak rahatlık ve huzur içinde yaşamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun hâkimiyet döneminde sadece Müslüman Boşnaklar değil, diğer Ortodoks ve Katolik toplumlar da huzur içinde yaşamışlardır. Ancak bu hakikat günümüz Avrupası tarafından görmezden gelinmektedir. Toplu saldırıların sonucunda Türk Devleti'nin zayıflayıp Balkan topraklarını kaybetmesiyle ise her şey kötüye doğru değişmiştir. Türk Devleti'nin Balkanlar'daki siyasî hâkimiyeti kaybetmesi ve müdahale gücünden mahrum kalması sebebiyle Boşnaklar için acı dolu günler de başlamış oldu.
Ayrıca Balkanlar; Avrupa, Anadolu, Orta Doğu, Asya, Hindistan ve Çin için bir geçiş kapısıdır. Dolayısıyla, bu yolları güvende tutmak ve Anadolu'ya hâkim olmak için önce Balkanlar'a hâkim olmak gerektiği açıktır. Balkanlar'ı Hristiyan dünyası için hedef hâline getiren de onun bu konumudur zaten.Bugün, Boşnaklar kendi devletini kurmuş ve Birleşmiş Milletler tarafından da tanınmış olmakla kendi üzerlerinde oynanan oyunu bir müddet için savuşturmuş sayılabilirler. Ancak tehlike henüz geçmiş değildir. Müslüman Boşnaklar bütün bir Hristiyan dünyasının husumeti karşısında, Türkiye ile dayanışma ve komşularındaki aklı selim sahibi siyasetçiler ve irfan sahipleri ile iş birliği içinde bulunarak varlıklarını devam ettirebilirler, gelişebilirler ve kimliklerini koruyarak huzur içinde yaşayabilirler.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 158,40 | 158,40 |
2 | 82,37 | 164,74 |
3 | 57,02 | 171,07 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 158,40 | 158,40 |
2 | 82,37 | 164,74 |
3 | 57,02 | 171,07 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 158,40 | 158,40 |
2 | 82,37 | 164,74 |
3 | 57,02 | 171,07 |