Önsöz:
Kıbrıs'ın, stratejik konumu yüzyıllar boyunca ada halkı içinsorun olmuştur. Kıbrıs, Orta Çağ'da Kudüs'ün dini değerindendolayı Haçlılar tarafından sonraki yıllarda ise Doğu Akdeniz'degelişen ticaretten dolayı Venedikliler, Lüzinyanlar, Mısırlılar, Bizanslılartarafından ele geçirilmiştir. Osmanlı Devleti ise 1571 yılındaKıbrıs'ı fethettikten sonra 307 yıl boyunca adaya hâkim olmuş;ancak 19'uncu yüzyıldaki siyasi gelişmeler adanın Osmanlıegemenliğinden çıkmasına yol açmıştır.
Doğu Akdeniz'de stratejik konumda olan Kıbrıs'ın jeopolitikdeğeri 19'uncu yüzyılda hizmete giren Süveyş Kanalı'ndan dolayıdaha da artmıştır. İngiltere hem Süveyş Kanalını kontrol etmekhem de 93 Harbinde büyük kazanımlar elde eden Rus ÇarlığınınAkdeniz'e ulaşarak bölgesel çıkarlarına zarar vereceği endişesindendolayı Kıbrıs'ı ele geçirme planları yapmaya başlamıştır. İngiltere'ninplanlarını kolaylaştıran gelişme 93 Harbinden sonraOsmanlı Devleti ile Rus Çarlığı arasında imzalanan AyastefanosAntlaşması olmuştur. Rus Çarlığı antlaşma sonucunda büyükkazanımlar elde edince İngiltere'nin başını çektiği Avrupalı devletler
bu gelişmeye müdahil olmuşlar ve şartların yeniden görüşülebilmesiiçin Berlin'de bir konferans düzenlenmesini sağlamışlardır.İngiltere'nin Kıbrıs'a dair planlarını yürürlüğe sokmasıbu dönemde olmuştur. İngiltere'nin İstanbul Büyükelçisi HanryLayard'ın yoğun girişimlerinden sonra 4 Haziran 1878 tarihindegizli Kıbrıs Konvansiyonu imzalanmış ve ada İngiltere'nin yönetiminebırakılmıştır.
İngiltere'nin Kıbrıs'taki statüsü Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı1914 yılına kadar devam etmiştir. İngiltere, Osmanlı Devleti'ninAlmanya safında savaşa girmesini bahane etmiş ve 5 Kasım1914 tarihinde Kıbrıs'ı tek taraflı ilhak etmiştir. İngiltere'ninbu "de facto" ilhak kararı 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalananLozan Barış Antlaşması'nın 20'nci maddesi gereğince "de jure"olarak hukuki dayanağa kavuşmuş, ada İngiltere'ye bırakılmıştır.Türkiye Devleti, bu tarihten yaklaşık üç ay sonra 29 Ekim1923 tarihinde Cumhuriyet'i ilan etmiş ve yeni devletin kuruluşilkeleri doğrultusunda çalışmalarını çok yönlü olarak ekonomik,kültürel, sosyal ve siyasi alanda sürdürmüştür. Türkiye CumhuriyetiDevleti, kendi iç ve dış sorunlarına yoğunlaştığı sonrakidönemde Kıbrıs Türkleriyle kurduğu ilişkiler çoğunlukta kültürelalana yoğunlaşmıştır.Türkiye hükümetlerinin Kıbrıs dış politikasınaetki eden ana faktör Lozan Barış Antlaşması sonucundaadanın İngiltere'ye terk edilmesi olmuş ve CHP döneminde antlaşmahükümlerine sadık kalınmıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hükümetlerinin Kıbrıs politikasınadair yapılan değerlendirmelerde çoğunlukla DışişleriBakanı Necmettin Sadak'ın 23 Ocak 1950 tarihinde basına yaptığıaçıklamada kullandığı "…Türkiye'nin Kıbrıs diye bir sorunu
yoktur…" ifadesine dayandırılmaktadır. Ancak gerçek durumböyle midir? Türkiye, Kıbrıs'ın geleceği ile Kıbrıs Türklerinin sorunlarınatamamen duyarsız mıdır?"Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Kıbrıs Türkleri HakkındaHazırlattığı Rapor (Türkiyeli Öğretmenlerin Kıbrıs'taki Tetkikve Tespitleri-1949)" başlıklı bu eserde; Türkiye'nin İkinci DünyaSavaşı'nın hemen sonrasında Kıbrıs Türklerinin sorunları hakkındakigüncel gelişmeleri öğrenmek amacıyla yapılan resmi birziyaret konu edilmiştir. Bu ziyaretin kendine has bir özelliği vardır;o da Kıbrıs'ın İngiltere'ye terk edildiği 1878 yılından sonrakihiçbir dönemde bu boyutta ve resmi düzeyde böyle bir girişiminhiç yapılmamış olmasıdır.
Gerek Osmanlı Devleti'nin 20'nci yüzyılın başlarından BirinciDünya Savaşı sonuna kadar olan dönem boyunca içindebulunduğu şartların olumsuz etkisi, gerekse de Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin Lozan Barış Antlaşması'dan sonrası dönemdeyaşadığı sorunlara çözüm bulma arayışlarının Kıbrıs politikalarına doğrudan etki ettiği söylenebilir. Ancak hem Osmanlı Devleti'nin,hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin içinde bulunduğu koşullar,ne Kıbrıs'ın stratejik konumunun
Önsöz:
Kıbrıs'ın, stratejik konumu yüzyıllar boyunca ada halkı içinsorun olmuştur. Kıbrıs, Orta Çağ'da Kudüs'ün dini değerindendolayı Haçlılar tarafından sonraki yıllarda ise Doğu Akdeniz'degelişen ticaretten dolayı Venedikliler, Lüzinyanlar, Mısırlılar, Bizanslılartarafından ele geçirilmiştir. Osmanlı Devleti ise 1571 yılındaKıbrıs'ı fethettikten sonra 307 yıl boyunca adaya hâkim olmuş;ancak 19'uncu yüzyıldaki siyasi gelişmeler adanın Osmanlıegemenliğinden çıkmasına yol açmıştır.
Doğu Akdeniz'de stratejik konumda olan Kıbrıs'ın jeopolitikdeğeri 19'uncu yüzyılda hizmete giren Süveyş Kanalı'ndan dolayıdaha da artmıştır. İngiltere hem Süveyş Kanalını kontrol etmekhem de 93 Harbinde büyük kazanımlar elde eden Rus ÇarlığınınAkdeniz'e ulaşarak bölgesel çıkarlarına zarar vereceği endişesindendolayı Kıbrıs'ı ele geçirme planları yapmaya başlamıştır. İngiltere'ninplanlarını kolaylaştıran gelişme 93 Harbinden sonraOsmanlı Devleti ile Rus Çarlığı arasında imzalanan AyastefanosAntlaşması olmuştur. Rus Çarlığı antlaşma sonucunda büyükkazanımlar elde edince İngiltere'nin başını çektiği Avrupalı devletler
bu gelişmeye müdahil olmuşlar ve şartların yeniden görüşülebilmesiiçin Berlin'de bir konferans düzenlenmesini sağlamışlardır.İngiltere'nin Kıbrıs'a dair planlarını yürürlüğe sokmasıbu dönemde olmuştur. İngiltere'nin İstanbul Büyükelçisi HanryLayard'ın yoğun girişimlerinden sonra 4 Haziran 1878 tarihindegizli Kıbrıs Konvansiyonu imzalanmış ve ada İngiltere'nin yönetiminebırakılmıştır.
İngiltere'nin Kıbrıs'taki statüsü Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı1914 yılına kadar devam etmiştir. İngiltere, Osmanlı Devleti'ninAlmanya safında savaşa girmesini bahane etmiş ve 5 Kasım1914 tarihinde Kıbrıs'ı tek taraflı ilhak etmiştir. İngiltere'ninbu "de facto" ilhak kararı 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalananLozan Barış Antlaşması'nın 20'nci maddesi gereğince "de jure"olarak hukuki dayanağa kavuşmuş, ada İngiltere'ye bırakılmıştır.Türkiye Devleti, bu tarihten yaklaşık üç ay sonra 29 Ekim1923 tarihinde Cumhuriyet'i ilan etmiş ve yeni devletin kuruluşilkeleri doğrultusunda çalışmalarını çok yönlü olarak ekonomik,kültürel, sosyal ve siyasi alanda sürdürmüştür. Türkiye CumhuriyetiDevleti, kendi iç ve dış sorunlarına yoğunlaştığı sonrakidönemde Kıbrıs Türkleriyle kurduğu ilişkiler çoğunlukta kültürelalana yoğunlaşmıştır.Türkiye hükümetlerinin Kıbrıs dış politikasınaetki eden ana faktör Lozan Barış Antlaşması sonucundaadanın İngiltere'ye terk edilmesi olmuş ve CHP döneminde antlaşmahükümlerine sadık kalınmıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hükümetlerinin Kıbrıs politikasınadair yapılan değerlendirmelerde çoğunlukla DışişleriBakanı Necmettin Sadak'ın 23 Ocak 1950 tarihinde basına yaptığıaçıklamada kullandığı "…Türkiye'nin Kıbrıs diye bir sorunu
yoktur…" ifadesine dayandırılmaktadır. Ancak gerçek durumböyle midir? Türkiye, Kıbrıs'ın geleceği ile Kıbrıs Türklerinin sorunlarınatamamen duyarsız mıdır?"Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün Kıbrıs Türkleri HakkındaHazırlattığı Rapor (Türkiyeli Öğretmenlerin Kıbrıs'taki Tetkikve Tespitleri-1949)" başlıklı bu eserde; Türkiye'nin İkinci DünyaSavaşı'nın hemen sonrasında Kıbrıs Türklerinin sorunları hakkındakigüncel gelişmeleri öğrenmek amacıyla yapılan resmi birziyaret konu edilmiştir. Bu ziyaretin kendine has bir özelliği vardır;o da Kıbrıs'ın İngiltere'ye terk edildiği 1878 yılından sonrakihiçbir dönemde bu boyutta ve resmi düzeyde böyle bir girişiminhiç yapılmamış olmasıdır.
Gerek Osmanlı Devleti'nin 20'nci yüzyılın başlarından BirinciDünya Savaşı sonuna kadar olan dönem boyunca içindebulunduğu şartların olumsuz etkisi, gerekse de Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin Lozan Barış Antlaşması'dan sonrası dönemdeyaşadığı sorunlara çözüm bulma arayışlarının Kıbrıs politikalarına doğrudan etki ettiği söylenebilir. Ancak hem Osmanlı Devleti'nin,hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin içinde bulunduğu koşullar,ne Kıbrıs'ın stratejik konumunun
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 135,30 | 135,30 |
2 | 69,00 | 138,01 |
3 | 46,90 | 140,71 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 135,30 | 135,30 |
2 | 69,00 | 138,01 |
3 | 46,90 | 140,71 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 135,30 | 135,30 |
2 | 69,00 | 138,01 |
3 | 46,90 | 140,71 |