Ankara'da taksi şoförlüğü yaptığı günler; gençti ve epey yakışıklıydı da. Gece şoförlüğü yapıyordu. Bar ve eğlence yerlerinin önünde beklerdi hep. Eğlenceden çıkan bay ve bayanları taşırdı evlerine. Dört yıldır aynı mesleği yapıyordu. Ama o da yavaş yavaş ayak uydurmaya başlamıştı bu sefil hayata. İçkiyle tanışmıştı ve epey de içiyordu. Hatta barlardan birinde çalışan bir bayanla da yasak ilişki kurmuştu.
Denizin Getirdikleri
Yazın arkadaşıyla fotoğraf çekmişlerdi Türkiye'de bol bol. Elinden geldiğince onu gezdirmiş, Ören yerlerine ve doğaya götürmüştü. Hele Ege'nin dantel gibi kıyılarını gördükçe hayretler içerisinde kalan Stephan'a kıyı köylerindeki yaşamı da tanıtmıştı. Öğrendiği Türkçe kelimeleri art arda kullanırken yüzü kızarıyordu Stephan'ın. Bir gün de tekneyle balık avlamaya gitmişlerdi onunla. Rakıyla ilk defa o akşam tanışmıştı Stephan. Aklına valizindeki rakı şişesi geldi. Stephan'a götürüyordu. Birkaç ay önce tanıştığı arkadaşı Stephan onu Noel tatili için memleketi İsveç'e davet etmişti. Tekrar karşılaşacağı için heyecanlıydı…
Beyaz Yolculuk
Gece yarısı leş gibi içki ve sigara kokusuyla gelip yatağa girerdi. Bir yıla yakındır ya bir ya iki kez birlikte olmuşlardı. Daha doğrusu Döne yatıyor, Mehmet Efendi de kendini tatmin ediyordu. İşini bitirdikten sonra da Döneyi yataktan iterek çocukların yattığı odaya gönderiyordu hep. Oysa Döne genç ve çok çekiciydi. Sağ yanağındaki gamzesiyle ne canlar yakardı kim bilir.
İçki sigara bile koksa, kocası yatağa girdiği zaman neler hayal etmiyordu ki. Daha kapının açıldığını duyar duymaz kalbinin atışları hızlanıyor yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu hep. Ama hiçbir zaman umduğu gibi olmadı. Bazen kocası evde yokken televizyondan filmlere bakardı. Dillerinden anlamasa bile filmde öpüşen, sevişen çiftleri görür bir hoş olurdu. Sık sık aynanın karşısına geçer aynadaki yansımasını öperdi.
Avrupa Avrupa
Fırtınalı bir kış gecesiydi. Babası son derece sinirli bir biçimde odanın bir ucundan diğerine hiç kimseye bakmadan gidip geliyordu. Annesi küçük Osman'ı güzelce giydirmiş, yatak yorgan denkleri ve yatak çarşafından kocaman bohçaları düzenlemeye çalışıyordu. Ali son sigarasını yakarken bir motor gürültüsüyle birlikte kesik kesik iki korna sesi geldi. Sigarasını yakamadan kapıyı açan babası telaşlı bir biçimde: " haydi şimdi!" diye seslendi. Gözleri parlıyor sesi heyecandan hışırtılı çıkıyordu. Dudaklarının arasında duran sigarasının yere düştüğünü bile fark etmemiş karısının hazırladığı eşyaları taşımaya başlamıştı.
Taş bebek
Ankara'da taksi şoförlüğü yaptığı günler; gençti ve epey yakışıklıydı da. Gece şoförlüğü yapıyordu. Bar ve eğlence yerlerinin önünde beklerdi hep. Eğlenceden çıkan bay ve bayanları taşırdı evlerine. Dört yıldır aynı mesleği yapıyordu. Ama o da yavaş yavaş ayak uydurmaya başlamıştı bu sefil hayata. İçkiyle tanışmıştı ve epey de içiyordu. Hatta barlardan birinde çalışan bir bayanla da yasak ilişki kurmuştu.
Denizin Getirdikleri
Yazın arkadaşıyla fotoğraf çekmişlerdi Türkiye'de bol bol. Elinden geldiğince onu gezdirmiş, Ören yerlerine ve doğaya götürmüştü. Hele Ege'nin dantel gibi kıyılarını gördükçe hayretler içerisinde kalan Stephan'a kıyı köylerindeki yaşamı da tanıtmıştı. Öğrendiği Türkçe kelimeleri art arda kullanırken yüzü kızarıyordu Stephan'ın. Bir gün de tekneyle balık avlamaya gitmişlerdi onunla. Rakıyla ilk defa o akşam tanışmıştı Stephan. Aklına valizindeki rakı şişesi geldi. Stephan'a götürüyordu. Birkaç ay önce tanıştığı arkadaşı Stephan onu Noel tatili için memleketi İsveç'e davet etmişti. Tekrar karşılaşacağı için heyecanlıydı…
Beyaz Yolculuk
Gece yarısı leş gibi içki ve sigara kokusuyla gelip yatağa girerdi. Bir yıla yakındır ya bir ya iki kez birlikte olmuşlardı. Daha doğrusu Döne yatıyor, Mehmet Efendi de kendini tatmin ediyordu. İşini bitirdikten sonra da Döneyi yataktan iterek çocukların yattığı odaya gönderiyordu hep. Oysa Döne genç ve çok çekiciydi. Sağ yanağındaki gamzesiyle ne canlar yakardı kim bilir.
İçki sigara bile koksa, kocası yatağa girdiği zaman neler hayal etmiyordu ki. Daha kapının açıldığını duyar duymaz kalbinin atışları hızlanıyor yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu hep. Ama hiçbir zaman umduğu gibi olmadı. Bazen kocası evde yokken televizyondan filmlere bakardı. Dillerinden anlamasa bile filmde öpüşen, sevişen çiftleri görür bir hoş olurdu. Sık sık aynanın karşısına geçer aynadaki yansımasını öperdi.
Avrupa Avrupa
Fırtınalı bir kış gecesiydi. Babası son derece sinirli bir biçimde odanın bir ucundan diğerine hiç kimseye bakmadan gidip geliyordu. Annesi küçük Osman'ı güzelce giydirmiş, yatak yorgan denkleri ve yatak çarşafından kocaman bohçaları düzenlemeye çalışıyordu. Ali son sigarasını yakarken bir motor gürültüsüyle birlikte kesik kesik iki korna sesi geldi. Sigarasını yakamadan kapıyı açan babası telaşlı bir biçimde: " haydi şimdi!" diye seslendi. Gözleri parlıyor sesi heyecandan hışırtılı çıkıyordu. Dudaklarının arasında duran sigarasının yere düştüğünü bile fark etmemiş karısının hazırladığı eşyaları taşımaya başlamıştı.
Taş bebek
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 88,80 | 88,80 |
2 | 45,29 | 90,58 |
3 | 30,78 | 92,35 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 88,80 | 88,80 |
2 | 45,29 | 90,58 |
3 | 30,78 | 92,35 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 88,80 | 88,80 |
2 | 45,29 | 90,58 |
3 | 30,78 | 92,35 |