Okulun görevi toplumda iyi ya da kötü davranışı birbirinden mutlak çizgilerle ayırıp iyinin sürdürülmesi kötünün ise yok edilmesini sağlamaktır. Okulun belirlediği ve aktardığı bilgi en doğrusudur ve bunun dışındakiler ise ülkeye zararlıdır. Uzak durulması gerekir. Okulun kurallarına uymak ve bu çerçevede düşünmek, düşüncelerini söylemek en doğrusudur. Tersi ise sapmadır. Eğer vatanı için ölmeye ve öldürmeye hazır ise vatandaş iyi vatandaştır. Bu şekilde biçimlenen okul, değişen iktidar sahipleri ve onların ideolojileri ile biçimlenmeye devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra okul daima ulus devlet ideolojisini yerleştirmenin aracı olmuştur. Toplumda milli birlik ve beraberlik için tek tip yapılanmayı hedefleyen Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabulünden bu yana eğitim sistemi ülke coğrafyasının etnik yapısına, farklı kimlik çeşitliliğine, değişik düşünce yapılarına bakılmaksızın tamamen merkezileştirildi. Eğitimin amacı daima ideolojik referanslar içerdi/içeriyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce Türkiye eğitim sisteminde vatandaşın sahip olduğu haklardan ziyade görev ve sorumluluk temelli bir vatandaş profili çizilir. Askeri yönetim ve devamındaki iktidarlar devlete karşı görev ve sorumlulukla yüklü itaatkâr vatandaş profilini devam ettirmekte kararlı davranırlar. Askeri yönetim döneminde Cumhuriyetin eğitim ideolojisi olan Kemalizm yerine Atatürkçülük kavramının kullanıldığı, darbeyi meşrulaştırmada ve sağ-sol çatışmalarına karşılık Atatürkçülüğün temel eğitim politikası olarak ele alındığı, Türk İslam sentezi düşüncesinin eğitime yerleştirilmeye çalışıldığı ve 24 Ocak 1980'de alınan piyasa yönelimli kararların eğitimde yer edinmeye başladığı anlaşılmaktadır. Dünyadaki liberal uygulamalar ile beraber uluslararası kuruluşların Türkiye'deki eğitimin liberal politikalar doğrultusunda şekillenmesi konusunda etkin oldukları ve çeşitli projelerle, projelerin içeriğini belirlemedeki rolleri ile ön plana çıktıkları görülmektedir.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra toplumda millî birlik ve beraberliği sağlamak şiarıyla dinin birleştirici gücünden yararlanmak stratejisi Türk-İslam sentezi düşüncesi ile desteklenerek eğitim politikalarının temeli oldu. Ancak bu strateji zamanla belirlenen sınırın dışına çıktı. Yani İslam'ı öğreterek toplumu biçimlendirme ve yönlendirme arzusu devletin politikası iken irtica olarak adlandırılan gelişmeler devletin ideolojisine ters düştüğünden 28 Şubat 1997 tarihinde askerler eğitime yeni bir ayar verirler.
12 Eylül 1980 askeri darbesi ile Kasım 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelişi arasındaki dönem eğitim politikalarını incelemek bu çalışmanın amacıdır. Bu kapsamda kitapta dönem eğitim politikaları ana eksen olarak iki kısımda ele alınmıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile başlayan dönem ve 28 Şubat 1997'de yine askerlerin müdahalesi ile gelişen dönem. Ancak bu dönemlere damgasını vuran eğitim politikalarının temel düşünce kalıplarının arka planını oluşturan 12 Eylül 1980 sonrası kurulan askeri yönetimin eğitime bakışı, Türk-İslam sentezi ve 24 Ocak 1980 kararlarına birinci bölümde yer verilmiştir. Devamındaki ikinci ve üçüncü bölümlerde bu ideolojilerin eğitime yansımaları ile ilgili uygulamalara yer verilmiştir.
Sabır ve destekleri için eşim Gülsüm'e ve çocuklarım Fırat ile Murat'a sevgilerimle…
Mart, 2023
Okulun görevi toplumda iyi ya da kötü davranışı birbirinden mutlak çizgilerle ayırıp iyinin sürdürülmesi kötünün ise yok edilmesini sağlamaktır. Okulun belirlediği ve aktardığı bilgi en doğrusudur ve bunun dışındakiler ise ülkeye zararlıdır. Uzak durulması gerekir. Okulun kurallarına uymak ve bu çerçevede düşünmek, düşüncelerini söylemek en doğrusudur. Tersi ise sapmadır. Eğer vatanı için ölmeye ve öldürmeye hazır ise vatandaş iyi vatandaştır. Bu şekilde biçimlenen okul, değişen iktidar sahipleri ve onların ideolojileri ile biçimlenmeye devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra okul daima ulus devlet ideolojisini yerleştirmenin aracı olmuştur. Toplumda milli birlik ve beraberlik için tek tip yapılanmayı hedefleyen Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabulünden bu yana eğitim sistemi ülke coğrafyasının etnik yapısına, farklı kimlik çeşitliliğine, değişik düşünce yapılarına bakılmaksızın tamamen merkezileştirildi. Eğitimin amacı daima ideolojik referanslar içerdi/içeriyor.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce Türkiye eğitim sisteminde vatandaşın sahip olduğu haklardan ziyade görev ve sorumluluk temelli bir vatandaş profili çizilir. Askeri yönetim ve devamındaki iktidarlar devlete karşı görev ve sorumlulukla yüklü itaatkâr vatandaş profilini devam ettirmekte kararlı davranırlar. Askeri yönetim döneminde Cumhuriyetin eğitim ideolojisi olan Kemalizm yerine Atatürkçülük kavramının kullanıldığı, darbeyi meşrulaştırmada ve sağ-sol çatışmalarına karşılık Atatürkçülüğün temel eğitim politikası olarak ele alındığı, Türk İslam sentezi düşüncesinin eğitime yerleştirilmeye çalışıldığı ve 24 Ocak 1980'de alınan piyasa yönelimli kararların eğitimde yer edinmeye başladığı anlaşılmaktadır. Dünyadaki liberal uygulamalar ile beraber uluslararası kuruluşların Türkiye'deki eğitimin liberal politikalar doğrultusunda şekillenmesi konusunda etkin oldukları ve çeşitli projelerle, projelerin içeriğini belirlemedeki rolleri ile ön plana çıktıkları görülmektedir.
12 Eylül 1980 darbesinden sonra toplumda millî birlik ve beraberliği sağlamak şiarıyla dinin birleştirici gücünden yararlanmak stratejisi Türk-İslam sentezi düşüncesi ile desteklenerek eğitim politikalarının temeli oldu. Ancak bu strateji zamanla belirlenen sınırın dışına çıktı. Yani İslam'ı öğreterek toplumu biçimlendirme ve yönlendirme arzusu devletin politikası iken irtica olarak adlandırılan gelişmeler devletin ideolojisine ters düştüğünden 28 Şubat 1997 tarihinde askerler eğitime yeni bir ayar verirler.
12 Eylül 1980 askeri darbesi ile Kasım 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidara gelişi arasındaki dönem eğitim politikalarını incelemek bu çalışmanın amacıdır. Bu kapsamda kitapta dönem eğitim politikaları ana eksen olarak iki kısımda ele alınmıştır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile başlayan dönem ve 28 Şubat 1997'de yine askerlerin müdahalesi ile gelişen dönem. Ancak bu dönemlere damgasını vuran eğitim politikalarının temel düşünce kalıplarının arka planını oluşturan 12 Eylül 1980 sonrası kurulan askeri yönetimin eğitime bakışı, Türk-İslam sentezi ve 24 Ocak 1980 kararlarına birinci bölümde yer verilmiştir. Devamındaki ikinci ve üçüncü bölümlerde bu ideolojilerin eğitime yansımaları ile ilgili uygulamalara yer verilmiştir.
Sabır ve destekleri için eşim Gülsüm'e ve çocuklarım Fırat ile Murat'a sevgilerimle…
Mart, 2023
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 196,80 | 196,80 |
2 | 102,34 | 204,67 |
3 | 70,85 | 212,54 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 196,80 | 196,80 |
2 | 102,34 | 204,67 |
3 | 70,85 | 212,54 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 196,80 | 196,80 |
2 | 102,34 | 204,67 |
3 | 70,85 | 212,54 |