İnsanların daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilmeleri, ekonomik faaliyetlerin hız kazanmasına ve yaratılan gelirden daha fazla pay alabilmelerine bağlıdır. Ekonomik faaliyetlerin hız kazanması ise daha fazla enerji kullanımını gerektirir. Teknik alanda önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen; günümüzde enerji ihtiyacı ağırlıklı olarak kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar ile karşılanmaktadır. Söz konusu kaynakların bir taraftan kıt miktarda olması diğer taraftan da dengesiz bir dağılım sergilemesi; iktisadi, toplumsal ve jeopolitik açıdan önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Enerji kaynaklarına sahip olabilmek ve/veya kontrol altına alabilmek için geçmişten günümüze verilen mücadeleler, bölgesel ve küresel güvenlik sorunları ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunların yoğunlaştığı merkezlerden biri de Orta Doğu coğrafyasıdır.
Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip bazı Orta Doğu ülkeleri ile komşu olan Türkiye, enerji arz güvenliği açısından önemli bir avantaja sahiptir. Bu avantajın kalkınma hedefi doğrultusunda kullanılması, kesintisiz ve düşük maliyet ile üretim yapılmasına olanak tanımaktadır. Ancak artan üretim ve tüketim faaliyetleri, enerjide dışa bağımlılık problemi yaratarak elde edilen gelir ve servetin önemli bir bölümünün başka ülkelere transferine yol açmaktadır. Türkiye ekonomisi ise daralma dönemleri hariç genellikle cari işlemler açığı vermektedir. Cari işlemler açığının temel makroekonomik göstergeler üzerindeki etkileri dikkate alındığında; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi, zenginliğin dışa aktarımını belli ölçüde engelleyecektir. Ayrıca fosil yakıt rezervleri sınırlı olduğu için ileride gerçekleştirilmesi gereken dönüşüm de başlatılmış olacaktır.
İnsanların daha iyi yaşam koşullarına sahip olabilmeleri, ekonomik faaliyetlerin hız kazanmasına ve yaratılan gelirden daha fazla pay alabilmelerine bağlıdır. Ekonomik faaliyetlerin hız kazanması ise daha fazla enerji kullanımını gerektirir. Teknik alanda önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen; günümüzde enerji ihtiyacı ağırlıklı olarak kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar ile karşılanmaktadır. Söz konusu kaynakların bir taraftan kıt miktarda olması diğer taraftan da dengesiz bir dağılım sergilemesi; iktisadi, toplumsal ve jeopolitik açıdan önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Enerji kaynaklarına sahip olabilmek ve/veya kontrol altına alabilmek için geçmişten günümüze verilen mücadeleler, bölgesel ve küresel güvenlik sorunları ortaya çıkarmaktadır. Bu sorunların yoğunlaştığı merkezlerden biri de Orta Doğu coğrafyasıdır.
Zengin hidrokarbon kaynaklarına sahip bazı Orta Doğu ülkeleri ile komşu olan Türkiye, enerji arz güvenliği açısından önemli bir avantaja sahiptir. Bu avantajın kalkınma hedefi doğrultusunda kullanılması, kesintisiz ve düşük maliyet ile üretim yapılmasına olanak tanımaktadır. Ancak artan üretim ve tüketim faaliyetleri, enerjide dışa bağımlılık problemi yaratarak elde edilen gelir ve servetin önemli bir bölümünün başka ülkelere transferine yol açmaktadır. Türkiye ekonomisi ise daralma dönemleri hariç genellikle cari işlemler açığı vermektedir. Cari işlemler açığının temel makroekonomik göstergeler üzerindeki etkileri dikkate alındığında; yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi, zenginliğin dışa aktarımını belli ölçüde engelleyecektir. Ayrıca fosil yakıt rezervleri sınırlı olduğu için ileride gerçekleştirilmesi gereken dönüşüm de başlatılmış olacaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 256,00 | 256,00 |
2 | 133,12 | 266,24 |
3 | 92,16 | 276,48 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 256,00 | 256,00 |
2 | 133,12 | 266,24 |
3 | 92,16 | 276,48 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 256,00 | 256,00 |
2 | 133,12 | 266,24 |
3 | 92,16 | 276,48 |