Bu çalışmada Sencer Divitçioğlu'nun Osmanlı toplumunu Asya üretim tarzı (AÜT) çerçevesinde bir modele yerleştirmesine sistematik bir yanıt oluşturulmaktadır. Osmanlı toplumunu kendine özgü (sui generis) olarak tanımlayan ve feodal üretim tarzının hâkimiyetini reddederken istemeden AÜT tezlerini savunanlara dolaylı destek veren önemli iktisat tarihçimiz Ömer Lütfü Barkan'ın görüşleri de eleştiri kapsamına alınmaktadır. Barkan üzerinden bir anlamda partikülarizm/kendine özgücülük sarmalına hapsolmuş bütün Osmanlı tarihçilerine de dolaylı bir eleştiri yöneltilmiş olmaktadır.
Çalışmanın bir diğer tartışması, Osmanlı ekonomik ve sosyal sisteminin çözülmesi ve dönüşmesinin "kendiliğinden" kapitalizme evrilme olanaklarının yapısal sınırları üzerinedir. Bir sanayi devriminin sürükleyici ve dönüştürücü etkisinden yoksun olan ve dolayısıyla bu devrim tarafından belirlenen dış dinamiklerin belirleyici etkisine fazlaca açık olan bir yarı-bağımlı çevre ekonomisinde, bozulmuş feodal ilişkilerin kapitalist ilişkilere evrilmesi Osmanlı döneminde gerçekleşememiş ve bu sorun tüm hibrit özellikleriyle 20. yüzyıl ortamına ve Cumhuriyet dönemine taşınmıştır.
Bu kitabın iddiası, 1970'lerde yoğunlaşan Osmanlı'da hâkim üretim tarzı tartışmalarını gene 1970'lerden gelerek zenginleştirmek ve bir anlamda eksik halkayı tamamlamaktır. Buna karar verecek olan kuşkusuz okuyucunun kendisi olacaktır.
Bu çalışmada Sencer Divitçioğlu'nun Osmanlı toplumunu Asya üretim tarzı (AÜT) çerçevesinde bir modele yerleştirmesine sistematik bir yanıt oluşturulmaktadır. Osmanlı toplumunu kendine özgü (sui generis) olarak tanımlayan ve feodal üretim tarzının hâkimiyetini reddederken istemeden AÜT tezlerini savunanlara dolaylı destek veren önemli iktisat tarihçimiz Ömer Lütfü Barkan'ın görüşleri de eleştiri kapsamına alınmaktadır. Barkan üzerinden bir anlamda partikülarizm/kendine özgücülük sarmalına hapsolmuş bütün Osmanlı tarihçilerine de dolaylı bir eleştiri yöneltilmiş olmaktadır.
Çalışmanın bir diğer tartışması, Osmanlı ekonomik ve sosyal sisteminin çözülmesi ve dönüşmesinin "kendiliğinden" kapitalizme evrilme olanaklarının yapısal sınırları üzerinedir. Bir sanayi devriminin sürükleyici ve dönüştürücü etkisinden yoksun olan ve dolayısıyla bu devrim tarafından belirlenen dış dinamiklerin belirleyici etkisine fazlaca açık olan bir yarı-bağımlı çevre ekonomisinde, bozulmuş feodal ilişkilerin kapitalist ilişkilere evrilmesi Osmanlı döneminde gerçekleşememiş ve bu sorun tüm hibrit özellikleriyle 20. yüzyıl ortamına ve Cumhuriyet dönemine taşınmıştır.
Bu kitabın iddiası, 1970'lerde yoğunlaşan Osmanlı'da hâkim üretim tarzı tartışmalarını gene 1970'lerden gelerek zenginleştirmek ve bir anlamda eksik halkayı tamamlamaktır. Buna karar verecek olan kuşkusuz okuyucunun kendisi olacaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 214,60 | 214,60 |
2 | 109,45 | 218,89 |
3 | 74,39 | 223,18 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 214,60 | 214,60 |
2 | 109,45 | 218,89 |
3 | 74,39 | 223,18 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 214,60 | 214,60 |
2 | 109,45 | 218,89 |
3 | 74,39 | 223,18 |