
İstanbul… Asırlardır farklı kültürlerin iç içe geçtiği, sokaklarında onlarca dilin yankılandığı, komşuluğun din ve kimlikten bağımsız yaşandığı kadim şehir... Ancak bir gece, bu çok seslilik sustu, tarih karanlığa gömüldü. Takvim yaprakları 6-7 Eylül 1955'i gösteriyordu. Önce bir söylenti yayıldı, ardından kalabalıklar sokağa döküldü. Öfkenin ve kışkırtmanın körüklediği bu taşkınlık, yalnızca vitrinleri değil, insanların hayatlarını da paramparça etti. Pencerelerden yükselen çığlıklar, taşlara kazınan ayak sesleri, bir gecede dağılan hayaller...
Gecenin Çığlığı, bireysel hatıralarla toplumsal hafızanın kesiştiği, bir şehrin ruhunda hâlâ izi kalan bir gecenin romanı. O gece Dimitri ve Mahmure, aşklarıyla bu yangının tam ortasında kaldılar. Birbirlerine sığınarak hayatta kalmaya çalıştılar ama şehir, artık onları koruyamayacak kadar yabancılaşmıştı. Aradan yıllar geçti, 2004'te, Dimitri İstanbul'a geri döndüğünde, hatıralarındaki şehrin acımazsızca betonlar arasında sıkışıp kaldığını gördü. Nefesi kesildi!
Gecenin Çığlığı, o gece evlerinden sürülen, geçmişi ellerinden alınan, anıları silinmeye çalışılan binlerce insanın hikâyesini anlatıyor. İstanbul'un sokaklarında yankılanan adımların aslında geçmişin hayaletlerini peşinden sürüklediğini hatırlatıyor. Sessiz sedasız kapanan dükkânlar, bir daha açılmayan pencereler, yerini kimliği belirsiz betonlara bırakan eski mahalleler… Bu roman geçmişten gelen o fısıltıları duymak, unutulanları hatırlamak ve gecenin karanlığında yankılanan çığlıkları duymak için bir davet! Çünkü unutmamak, dahası hatırlamak, adalet, özgürlük ve insan hakları adına yapılacak en büyük direniştir.
İstanbul… Asırlardır farklı kültürlerin iç içe geçtiği, sokaklarında onlarca dilin yankılandığı, komşuluğun din ve kimlikten bağımsız yaşandığı kadim şehir... Ancak bir gece, bu çok seslilik sustu, tarih karanlığa gömüldü. Takvim yaprakları 6-7 Eylül 1955'i gösteriyordu. Önce bir söylenti yayıldı, ardından kalabalıklar sokağa döküldü. Öfkenin ve kışkırtmanın körüklediği bu taşkınlık, yalnızca vitrinleri değil, insanların hayatlarını da paramparça etti. Pencerelerden yükselen çığlıklar, taşlara kazınan ayak sesleri, bir gecede dağılan hayaller...
Gecenin Çığlığı, bireysel hatıralarla toplumsal hafızanın kesiştiği, bir şehrin ruhunda hâlâ izi kalan bir gecenin romanı. O gece Dimitri ve Mahmure, aşklarıyla bu yangının tam ortasında kaldılar. Birbirlerine sığınarak hayatta kalmaya çalıştılar ama şehir, artık onları koruyamayacak kadar yabancılaşmıştı. Aradan yıllar geçti, 2004'te, Dimitri İstanbul'a geri döndüğünde, hatıralarındaki şehrin acımazsızca betonlar arasında sıkışıp kaldığını gördü. Nefesi kesildi!
Gecenin Çığlığı, o gece evlerinden sürülen, geçmişi ellerinden alınan, anıları silinmeye çalışılan binlerce insanın hikâyesini anlatıyor. İstanbul'un sokaklarında yankılanan adımların aslında geçmişin hayaletlerini peşinden sürüklediğini hatırlatıyor. Sessiz sedasız kapanan dükkânlar, bir daha açılmayan pencereler, yerini kimliği belirsiz betonlara bırakan eski mahalleler… Bu roman geçmişten gelen o fısıltıları duymak, unutulanları hatırlamak ve gecenin karanlığında yankılanan çığlıkları duymak için bir davet! Çünkü unutmamak, dahası hatırlamak, adalet, özgürlük ve insan hakları adına yapılacak en büyük direniştir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 362,60 | 362,60 |
2 | 188,55 | 377,10 |
3 | 130,54 | 391,61 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 362,60 | 362,60 |
2 | 188,55 | 377,10 |
3 | 130,54 | 391,61 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 362,60 | 362,60 |
2 | 188,55 | 377,10 |
3 | 130,54 | 391,61 |