Gölge; kimilerine karanlığı, kimilerine dünyanın gelip geçiciliğini, kimilerine varlıkla yokluk arasındaki o ezeli ve ebedi karmaşayı anımsatır. Tüm bu çağrışımlarının yanında tatlı bir serinliğinin olduğu yadsınmayacak özelliklerindendir. Recep Örek, insan ruhunun dehlizlerine indiği öykülerini "Gölgelerin Sessizliği" ismiyle bir araya getirmiş. Düşünsel birçok ayrıntıya atıfta bulunuyor aynı zamanda.
Gölgelerin Sessizliği'nde; yalnızlığın, kendinden kaçmanın, yine kendine varmanın, çoğu içsel olan yolculukların, başkalarının kalp ülkemizdeki işgaline son vermenin, sormanın, soruşturmanın insanca öyküleri var. Kurgu ve gerçek, hayal ve yaşadıklarımız oldukça yetkin bir dokunuşla yan yana aktarılıyor.
Bizden insanlar, bizim gibi olanlar fakat aynı zamanda aslında bizden onlarca farkla ayrılanlar, bu kitabın kahramanları olarak dikkat çekiyor. Birçoğunun ortak noktaları romanın, öykünün, şiirin, şarkının, bir heykel ya da tablonun, sinemanın kısacası sanatın büyülü ülkesine iltica etmiş olmaları. Recep Örek ince ince dokuduğu öykülerinde okura alternatif bir evrenin soyut ve gizemli atmosferinden esintiler yansıtıyor. Böylelikle sıradan olanla, sıra dışı olan arasındaki çizgide bir gezinti sözü veriyor.
Gölge; kimilerine karanlığı, kimilerine dünyanın gelip geçiciliğini, kimilerine varlıkla yokluk arasındaki o ezeli ve ebedi karmaşayı anımsatır. Tüm bu çağrışımlarının yanında tatlı bir serinliğinin olduğu yadsınmayacak özelliklerindendir. Recep Örek, insan ruhunun dehlizlerine indiği öykülerini "Gölgelerin Sessizliği" ismiyle bir araya getirmiş. Düşünsel birçok ayrıntıya atıfta bulunuyor aynı zamanda.
Gölgelerin Sessizliği'nde; yalnızlığın, kendinden kaçmanın, yine kendine varmanın, çoğu içsel olan yolculukların, başkalarının kalp ülkemizdeki işgaline son vermenin, sormanın, soruşturmanın insanca öyküleri var. Kurgu ve gerçek, hayal ve yaşadıklarımız oldukça yetkin bir dokunuşla yan yana aktarılıyor.
Bizden insanlar, bizim gibi olanlar fakat aynı zamanda aslında bizden onlarca farkla ayrılanlar, bu kitabın kahramanları olarak dikkat çekiyor. Birçoğunun ortak noktaları romanın, öykünün, şiirin, şarkının, bir heykel ya da tablonun, sinemanın kısacası sanatın büyülü ülkesine iltica etmiş olmaları. Recep Örek ince ince dokuduğu öykülerinde okura alternatif bir evrenin soyut ve gizemli atmosferinden esintiler yansıtıyor. Böylelikle sıradan olanla, sıra dışı olan arasındaki çizgide bir gezinti sözü veriyor.