Theodore Sturgeon, Mikrokozmik Tanrıda başkarakter sakinlerinin çok hızlı yaşayıp değiştikleri minyatür bir dünya yaratır. Fakat minik yaratıklar çevresel tehditlerle karşı karşıya kaldıkları için kendilerini yenilemek zorundadır. Gökyüzünden dünyalarına acımasızca inen metal bir piston durmadan yeni icat ve keşifler püskürür. Yeni yalıtım malzemelerinden olağanüstü sert alüminyuma kadar pek çok yenilik onların yazgısı olur: "Ya uyarsın ya ölürsün!" Onlar da değişime uyum sağlayarak ayakta kalır. Oysa uzak ufuklara bakılınca, Zamyatin'in yirmi altıncı yüzyılı anlattığı Biz'deki distopya çıkar karşımıza. İnsan, doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, bizleşerek teknoloji ve bürokratik devlete teslim olmuştur. Bireyselleşemeden takım olmuşlar ama hiçbirinin adı olmadan "markaya" dönüşmüşlerdir. Üstelik numaralanarak saydam cam duvarların arkasında denetlenmektedirler. Orwell ve Huxley'e de esin kaynağı olan bu başyapıt, dünyadaki gelir, paylaşım, eşitlik, özgürlük ve adalet uçurumunun derinleştiğini gösteriyor. Bilgi ağları, teknoloji ve enformasyon yoluyla değişim her yerden ve herkesi kuşatarak geçmişin kötümser izleri karşısında yenilikler püskürtmeye devam etmektedir. Bu durumda insan ya Robinson Crusoe gibi orman yaşamıyla yüzleşmeye ya da mutlu azınlığın kuşatması altındadır. Peki, mutsuz çoğunluk? Üstelik onlar ıssız ada bulabilecek şansa da sahip değildir ve dünyanın dört bir yanında ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Şunu unutmayalım ki geçmiş göze canlı gibi görünür ama olan her zaman yenidir. Eski şeyler bile aslında yeni kadar yenidir. Eski bir elyazması kitap ilk okunduğunda sahip olduğu anlamı kaybeder. Fizikî olarak aynıdır ama yıllar sonra okunduğunda aynı kitap değildir. O hâlde Tanrı Janus bizlere 'iki yüzünü' gösterirken geçmişte olduğundan yeni kadar yeni yüzünü de gösteriyor. Bu yüz keşifler çağının sona erip efsanelerin bittiğini ve artık Wright Kardeşler, Edison ve Graham Bell'in olmayacağını da gösteriyor. Tanrı Janus iki yüzünde zenginliği/fakirliği, sol/sağ ideolojileri, bu dünya/öbür dünya ikiliğini gösterse de gün gelip Janus'un yüzünde "yüzsüzlüğe" de tanık olmak mümkün. Ne var ki Janus'un geçmişe ve geleceğe baktığı yüzünde şimdimiz vardır. Korsan üretimin hayatımıza girerek piyasaların egemen gücü olmasıyla, Janus bizlere "ikiyüzlü" bakıyor. Bu kışkırtıcı yüze bakanların geleceğin girişimcilerini anlayabilmesi için yeni kadar yeni bir düşünceye ihtiyacı var.
Theodore Sturgeon, Mikrokozmik Tanrıda başkarakter sakinlerinin çok hızlı yaşayıp değiştikleri minyatür bir dünya yaratır. Fakat minik yaratıklar çevresel tehditlerle karşı karşıya kaldıkları için kendilerini yenilemek zorundadır. Gökyüzünden dünyalarına acımasızca inen metal bir piston durmadan yeni icat ve keşifler püskürür. Yeni yalıtım malzemelerinden olağanüstü sert alüminyuma kadar pek çok yenilik onların yazgısı olur: "Ya uyarsın ya ölürsün!" Onlar da değişime uyum sağlayarak ayakta kalır. Oysa uzak ufuklara bakılınca, Zamyatin'in yirmi altıncı yüzyılı anlattığı Biz'deki distopya çıkar karşımıza. İnsan, doğadan ve kendi benliğinden koparılmış, bizleşerek teknoloji ve bürokratik devlete teslim olmuştur. Bireyselleşemeden takım olmuşlar ama hiçbirinin adı olmadan "markaya" dönüşmüşlerdir. Üstelik numaralanarak saydam cam duvarların arkasında denetlenmektedirler. Orwell ve Huxley'e de esin kaynağı olan bu başyapıt, dünyadaki gelir, paylaşım, eşitlik, özgürlük ve adalet uçurumunun derinleştiğini gösteriyor. Bilgi ağları, teknoloji ve enformasyon yoluyla değişim her yerden ve herkesi kuşatarak geçmişin kötümser izleri karşısında yenilikler püskürtmeye devam etmektedir. Bu durumda insan ya Robinson Crusoe gibi orman yaşamıyla yüzleşmeye ya da mutlu azınlığın kuşatması altındadır. Peki, mutsuz çoğunluk? Üstelik onlar ıssız ada bulabilecek şansa da sahip değildir ve dünyanın dört bir yanında ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Şunu unutmayalım ki geçmiş göze canlı gibi görünür ama olan her zaman yenidir. Eski şeyler bile aslında yeni kadar yenidir. Eski bir elyazması kitap ilk okunduğunda sahip olduğu anlamı kaybeder. Fizikî olarak aynıdır ama yıllar sonra okunduğunda aynı kitap değildir. O hâlde Tanrı Janus bizlere 'iki yüzünü' gösterirken geçmişte olduğundan yeni kadar yeni yüzünü de gösteriyor. Bu yüz keşifler çağının sona erip efsanelerin bittiğini ve artık Wright Kardeşler, Edison ve Graham Bell'in olmayacağını da gösteriyor. Tanrı Janus iki yüzünde zenginliği/fakirliği, sol/sağ ideolojileri, bu dünya/öbür dünya ikiliğini gösterse de gün gelip Janus'un yüzünde "yüzsüzlüğe" de tanık olmak mümkün. Ne var ki Janus'un geçmişe ve geleceğe baktığı yüzünde şimdimiz vardır. Korsan üretimin hayatımıza girerek piyasaların egemen gücü olmasıyla, Janus bizlere "ikiyüzlü" bakıyor. Bu kışkırtıcı yüze bakanların geleceğin girişimcilerini anlayabilmesi için yeni kadar yeni bir düşünceye ihtiyacı var.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 235,20 | 235,20 |
2 | 122,30 | 244,61 |
3 | 84,67 | 254,02 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 235,20 | 235,20 |
2 | 122,30 | 244,61 |
3 | 84,67 | 254,02 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 235,20 | 235,20 |
2 | 122,30 | 244,61 |
3 | 84,67 | 254,02 |