İdari makamların hukuk düzeninde sonuç doğuran irade açıklamaları, belirli durumlarda kişilere veya nesnelere ilişkin maddi olguları ya da hukuki durumları saptamaya yönelmektedir. Kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edilen idari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmasına bağlı olarak, tespite yönelik irade açıklamalarına hukuk düzeninin bazı hukuki sonuçlar bağladığı ifade edilebilir.
Bu bağlamda, içerik itibariyle bir maddi olguyu ya da hukuki durumu saptamaya yönelen tespit edici işlemlerin, idari usul kavramıyla bağlantılı olarak haiz olduğu bazı fonksiyonların bireylerin temel hak ve hürriyetleri bakımından önem arz ettiği söylenebilecektir. İşte, yetkili idari makamların tespite yönelik irade beyanını dışa vurması neticesinde belirli hukuki sonuçların doğması ve işlemin muhatabı üzerinde etki üretebilmesi karşısında -işlemin hukuki etkisini ne şekilde ürettiğini somut olaya göre irdelemeksizin- onu sadece teyit edici fonksiyonuyla sınırlayan anlayış yetersiz kalmaktadır.
Hiç kuşku yok ki, bu yönde bir anlayışın benimsenmesi söz konusu idari işlemlerin yargısal denetime konu olabilirliği noktasında da etkisini olumsuz haliyle gösterebilmektedir. O halde, her şeyden önce bu işlemlerin genelleyici biçimde "etkisiz olduğu" veya "teknik anlamda idari işlem olmadığı" biçiminde yapılan bazı çıkarımların doğruluğunun tartışılması gerekmektedir. Bu doğrultuda kaleme alınan bu çalışmanın temel hedefi, idare hukukunda tespit edici işlemlerin yerini ve işlevlerini belirlemek ile kategorik olarak bu işlemlerin yargısal denetime konu olamayacağı yönündeki yüzeysel anlayışı ortadan kaldırmaktır.
İdari makamların hukuk düzeninde sonuç doğuran irade açıklamaları, belirli durumlarda kişilere veya nesnelere ilişkin maddi olguları ya da hukuki durumları saptamaya yönelmektedir. Kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edilen idari işlemlerin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmasına bağlı olarak, tespite yönelik irade açıklamalarına hukuk düzeninin bazı hukuki sonuçlar bağladığı ifade edilebilir.
Bu bağlamda, içerik itibariyle bir maddi olguyu ya da hukuki durumu saptamaya yönelen tespit edici işlemlerin, idari usul kavramıyla bağlantılı olarak haiz olduğu bazı fonksiyonların bireylerin temel hak ve hürriyetleri bakımından önem arz ettiği söylenebilecektir. İşte, yetkili idari makamların tespite yönelik irade beyanını dışa vurması neticesinde belirli hukuki sonuçların doğması ve işlemin muhatabı üzerinde etki üretebilmesi karşısında -işlemin hukuki etkisini ne şekilde ürettiğini somut olaya göre irdelemeksizin- onu sadece teyit edici fonksiyonuyla sınırlayan anlayış yetersiz kalmaktadır.
Hiç kuşku yok ki, bu yönde bir anlayışın benimsenmesi söz konusu idari işlemlerin yargısal denetime konu olabilirliği noktasında da etkisini olumsuz haliyle gösterebilmektedir. O halde, her şeyden önce bu işlemlerin genelleyici biçimde "etkisiz olduğu" veya "teknik anlamda idari işlem olmadığı" biçiminde yapılan bazı çıkarımların doğruluğunun tartışılması gerekmektedir. Bu doğrultuda kaleme alınan bu çalışmanın temel hedefi, idare hukukunda tespit edici işlemlerin yerini ve işlevlerini belirlemek ile kategorik olarak bu işlemlerin yargısal denetime konu olamayacağı yönündeki yüzeysel anlayışı ortadan kaldırmaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 340,40 | 340,40 |
2 | 177,01 | 354,02 |
3 | 122,54 | 367,63 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 340,40 | 340,40 |
2 | 177,01 | 354,02 |
3 | 122,54 | 367,63 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 340,40 | 340,40 |
2 | 177,01 | 354,02 |
3 | 122,54 | 367,63 |