"İnsan Ne ile Yaşar?"da insanın bitip tükenmek bilmeyen hırsından bahseder Tolstoy. Bu hırsların insanı adım adım yok oluşa sürüklediğini anlatır. "Sürüklemek" yerine "hazırlamak" fiilini kullanacaktım ancak hazırlanmak tedbir gerektirdiği için ani yakalanışları barındırmaz içinde çoğu zaman. Tedbir mantıkla yan yana yürüyünce, yakalanışlar mümkün olduğunca uzak durur insandan.
İnsanın tabiatında vardır acelecilik. Çok arzuladığı bir şeyin hemen olmasını istemek insana has bir duygu olmalı. "Hemen in sabırsızlığı "zaman"da tomurcuklanmaya bırakılır adeta. Zaman olgunlaştırır olguları ya da olgular zamanla olgunlaşır. Zamanı gelmeden çiçekler açmaz bilinir. Zamanı gelmeden meyveler olgunlaşmaz, gün aydınlanmaz. Zamanı gelmeden tırtıl kelebeğe dönüşmez, sular yükselmez. Bunun için olsa gerek her şey zamana bırakılır en hayırlısını beklemek için.
Zaman, zamanı da içinde saklar bilen bilir. İlk "Ol!"da bütün zamanlar "ilk zaman"ın nefesine gizlendi belki. Evren zamanın akciğeri… Nefes aldığında zaman, evren şişer, genişler. Nefes verişi de saklı zamanları doğuruyor sanki. Zaman olgunlaştırıyor ve sonra da yıpratıyor bütün oluşları. Zamanda, zamanla vücuda gelen bütün oluşlar zamanla sona yakalanır. "En son"da zamanın sonu olmalı. "Son zaman" nereye ne zamana denk gelir bilinmez. Zamanın ölümü de ölümün ölümü gibi sonsuzluğu getiriyor olmalı. Zaman, zamanla mı anlaşılır, zamansızlıkla mı? Anlaşılmayan da mutlaka anlaşılacak biliyorum. Onun da zamanı olmalı.
"İnsan Ne ile Yaşar?"da insanın bitip tükenmek bilmeyen hırsından bahseder Tolstoy. Bu hırsların insanı adım adım yok oluşa sürüklediğini anlatır. "Sürüklemek" yerine "hazırlamak" fiilini kullanacaktım ancak hazırlanmak tedbir gerektirdiği için ani yakalanışları barındırmaz içinde çoğu zaman. Tedbir mantıkla yan yana yürüyünce, yakalanışlar mümkün olduğunca uzak durur insandan.
İnsanın tabiatında vardır acelecilik. Çok arzuladığı bir şeyin hemen olmasını istemek insana has bir duygu olmalı. "Hemen in sabırsızlığı "zaman"da tomurcuklanmaya bırakılır adeta. Zaman olgunlaştırır olguları ya da olgular zamanla olgunlaşır. Zamanı gelmeden çiçekler açmaz bilinir. Zamanı gelmeden meyveler olgunlaşmaz, gün aydınlanmaz. Zamanı gelmeden tırtıl kelebeğe dönüşmez, sular yükselmez. Bunun için olsa gerek her şey zamana bırakılır en hayırlısını beklemek için.
Zaman, zamanı da içinde saklar bilen bilir. İlk "Ol!"da bütün zamanlar "ilk zaman"ın nefesine gizlendi belki. Evren zamanın akciğeri… Nefes aldığında zaman, evren şişer, genişler. Nefes verişi de saklı zamanları doğuruyor sanki. Zaman olgunlaştırıyor ve sonra da yıpratıyor bütün oluşları. Zamanda, zamanla vücuda gelen bütün oluşlar zamanla sona yakalanır. "En son"da zamanın sonu olmalı. "Son zaman" nereye ne zamana denk gelir bilinmez. Zamanın ölümü de ölümün ölümü gibi sonsuzluğu getiriyor olmalı. Zaman, zamanla mı anlaşılır, zamansızlıkla mı? Anlaşılmayan da mutlaka anlaşılacak biliyorum. Onun da zamanı olmalı.