Vahyin ilk emrini şiar edinen İslâm toplumu, tarih boyunca çeşitli sahalarda sürekli gelişmeler gösteren bir medeniyet inşa etmiştir. Bu medeniyetin ortaya çıkardığı âlimler ve onların fikirleri, buluşları, eserleri ise insanlığın ortak mirasının yadsınamaz parçaları haline gelmiştir. Elinizdeki kitapta başlangıcından XIII. yüzyıla kadarki süreci ele alınan İslâm tıbbı ise İslâm medeniyeti içerisinde en hızlı gelişen sahalardan biri olmuştur. İslâm dünyasında en çok tanınan ilim adamları arasında tabiplerin olduğunu görmek bu sebeple hiç de şaşırtıcı değildir.
Hz. Peygamber'in tıp ve tedaviyle ilgili hadisleri, eczacılık gibi tıp alanlarının ilerlemesine başlangıç oluşturmuştur. "Her hastalığın bir ilacı ve tedavi yöntemi vardır," mesajını peygamberlerinden alan Müslüman tabipler, bu prensibi benimseyerek "Hikmet Müslüman'ın yitik malıdır, onu gördüğü yerde alır," düsturuyla kadim tıp öğretilerinden de istifadeyle muazzam gelişmelere imza atmışlardır. Müslümanların tıp ilmindeki başarıları yalnızca Ortaçağ'da değil, Avrupa aydınlanma çağından sonra on yedinci yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür. Nitekim Batı dünyasının tıp ile ilgilenmeye çalıştığı dönemlerde, İslâm dünyası çoktan zirveye ulaşmış hatta doyum noktasına gelmiştir.
İslâm Tıp Tarihi, asırlarca farklı coğrafyalara hükmetmiş, bir yandan da ilmî çalışmalarda öncü olmuş bir medeniyetin temsilcilerinin nasıl vahyin gölgesinde yeşerdiğini, kadim kültürlerin birikimlerini nasıl bu gölgede harmanlayarak ileriye taşıdıklarını gösteren detaylı bir inceleme. İslâm medeniyetinin tarihî boyutları ve Batı medeniyeti ile karşılaşmalarının ortaya konmasıyla başlayan çalışmada, kronolojik olarak Antik dönem ve İslâm öncesinden başlanarak Hz. Peygamber devri ile sonrasında Emevîler, Abbâsîler ve Endülüs Emevîleri'nde tıp ve tabipler konu ediliyor. Beytü'l-Hikme'de yapılan ilk tercümeler, inkişaf devrinin ardından İbn Sînâ ile gelen yükselme dönemi, İslâm coğrafyasında yaşamış, eser vermiş, keşiflerde bulunmuş tabiplerin hayatları ve eserleri ayrıntılı olarak ele alınıyor.
Başta İbn Sînâ, İbn Rüşd, Ebû Bekir er-Râzî ve İbnü'n-Nefîs gibi meşhur ve birçok ilke imza atan Müslüman tabiplerin tıp ve eczacılık çalışmaları olmak üzere İslâm tıp tarihinin yüzlerce yıllık serüvenini anlatan bu kitap, birinci el kaynaklara dayalı olarak yazılan Türkçedeki en kapsamlı eser olma hüviyetini de taşıyor.
Vahyin ilk emrini şiar edinen İslâm toplumu, tarih boyunca çeşitli sahalarda sürekli gelişmeler gösteren bir medeniyet inşa etmiştir. Bu medeniyetin ortaya çıkardığı âlimler ve onların fikirleri, buluşları, eserleri ise insanlığın ortak mirasının yadsınamaz parçaları haline gelmiştir. Elinizdeki kitapta başlangıcından XIII. yüzyıla kadarki süreci ele alınan İslâm tıbbı ise İslâm medeniyeti içerisinde en hızlı gelişen sahalardan biri olmuştur. İslâm dünyasında en çok tanınan ilim adamları arasında tabiplerin olduğunu görmek bu sebeple hiç de şaşırtıcı değildir.
Hz. Peygamber'in tıp ve tedaviyle ilgili hadisleri, eczacılık gibi tıp alanlarının ilerlemesine başlangıç oluşturmuştur. "Her hastalığın bir ilacı ve tedavi yöntemi vardır," mesajını peygamberlerinden alan Müslüman tabipler, bu prensibi benimseyerek "Hikmet Müslüman'ın yitik malıdır, onu gördüğü yerde alır," düsturuyla kadim tıp öğretilerinden de istifadeyle muazzam gelişmelere imza atmışlardır. Müslümanların tıp ilmindeki başarıları yalnızca Ortaçağ'da değil, Avrupa aydınlanma çağından sonra on yedinci yüzyıla kadar etkisini sürdürmüştür. Nitekim Batı dünyasının tıp ile ilgilenmeye çalıştığı dönemlerde, İslâm dünyası çoktan zirveye ulaşmış hatta doyum noktasına gelmiştir.
İslâm Tıp Tarihi, asırlarca farklı coğrafyalara hükmetmiş, bir yandan da ilmî çalışmalarda öncü olmuş bir medeniyetin temsilcilerinin nasıl vahyin gölgesinde yeşerdiğini, kadim kültürlerin birikimlerini nasıl bu gölgede harmanlayarak ileriye taşıdıklarını gösteren detaylı bir inceleme. İslâm medeniyetinin tarihî boyutları ve Batı medeniyeti ile karşılaşmalarının ortaya konmasıyla başlayan çalışmada, kronolojik olarak Antik dönem ve İslâm öncesinden başlanarak Hz. Peygamber devri ile sonrasında Emevîler, Abbâsîler ve Endülüs Emevîleri'nde tıp ve tabipler konu ediliyor. Beytü'l-Hikme'de yapılan ilk tercümeler, inkişaf devrinin ardından İbn Sînâ ile gelen yükselme dönemi, İslâm coğrafyasında yaşamış, eser vermiş, keşiflerde bulunmuş tabiplerin hayatları ve eserleri ayrıntılı olarak ele alınıyor.
Başta İbn Sînâ, İbn Rüşd, Ebû Bekir er-Râzî ve İbnü'n-Nefîs gibi meşhur ve birçok ilke imza atan Müslüman tabiplerin tıp ve eczacılık çalışmaları olmak üzere İslâm tıp tarihinin yüzlerce yıllık serüvenini anlatan bu kitap, birinci el kaynaklara dayalı olarak yazılan Türkçedeki en kapsamlı eser olma hüviyetini de taşıyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 431,28 | 431,28 |
2 | 224,27 | 448,53 |
3 | 155,26 | 465,78 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 431,28 | 431,28 |
2 | 224,27 | 448,53 |
3 | 155,26 | 465,78 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 431,28 | 431,28 |
2 | 224,27 | 448,53 |
3 | 155,26 | 465,78 |