Tarih 16 Mart 1920. İstanbul, sabaha karşı İtilaf kuvvetlerine bağlı askerler tarafından işgal edildi. 1918'de kontrol amaçlı başlayan işgal bu sefer resmi olarak ve tüm yönetimin ele geçirilmesi amacıyla yapılmıştı. Elinizdeki kitap, işte bu resmi işgalin başladığı günden itibaren ilk bir aylık süreci ele almaktadır ve dönemin gazetelerinde işgale dayalı çıkan haberleri yansıtmaktadır. Bakın o dönemin gazetelerinde yaşanan acılar nasıl tarif ediliyor:
Kim bilir, bizim bu on bir, on iki yıldan beri gördüğümüz, bildiğimiz şeyleri çocuklarımız ve onların çocukları tarihte okurken ne hallere girecekler, nasıl yürekleri çarpacak, nasıl benizleri solacak! Hatta sanırım ki, bazı vakıaların doğruluğuna bile ihtimal veremeyecek kadar şaşkınlık ve hayret içinde kalacaklar ve bizi, muhakkak ya dağdan dağa aşan birtakım devler, ya da bir cehennemin alevinde elele dans eden zebaniler şeklinde tasavvur edecekler. Zavallı yavrucaklar… Halbuki hepimiz ne adi bir devirde yaşadık, ne kadar küçücük adamlarız!
(İkdam Gazetesi, 23 Mart 1920)
Dünkü amansız kavgadan arta kalan; sakat, hasta, yaşlı ve öksüz beş on milyon Türk'ün iki yıldır, sabah akşam; hem kendi kendine, hem başkalarına sorduğu sual bundan ibarettir. Geniş ovaları ve yüksek yaylaları arkamızda bıraktık; yegâne emelimiz, taşsız, dikensiz bir doğru yol üzerinde yürümektir. Bu doğru yolu bize kim gösterecek? Hangi bileği kuvvetli demirci örsüyle bize böyle bir doğru yola çıkan kapıyı açacak?
(İkdam Gazetesi, 28 Mart 1920)
Çünkü biz artık bütün varlığımız, bütün iman ve inancımızla Allah'ın dünyalar yaratan büyüklüğüne sığınarak haykırdık: Ya istiklal ya ölüm!..
(Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 13 Nisan 1920)
Tarih 16 Mart 1920. İstanbul, sabaha karşı İtilaf kuvvetlerine bağlı askerler tarafından işgal edildi. 1918'de kontrol amaçlı başlayan işgal bu sefer resmi olarak ve tüm yönetimin ele geçirilmesi amacıyla yapılmıştı. Elinizdeki kitap, işte bu resmi işgalin başladığı günden itibaren ilk bir aylık süreci ele almaktadır ve dönemin gazetelerinde işgale dayalı çıkan haberleri yansıtmaktadır. Bakın o dönemin gazetelerinde yaşanan acılar nasıl tarif ediliyor:
Kim bilir, bizim bu on bir, on iki yıldan beri gördüğümüz, bildiğimiz şeyleri çocuklarımız ve onların çocukları tarihte okurken ne hallere girecekler, nasıl yürekleri çarpacak, nasıl benizleri solacak! Hatta sanırım ki, bazı vakıaların doğruluğuna bile ihtimal veremeyecek kadar şaşkınlık ve hayret içinde kalacaklar ve bizi, muhakkak ya dağdan dağa aşan birtakım devler, ya da bir cehennemin alevinde elele dans eden zebaniler şeklinde tasavvur edecekler. Zavallı yavrucaklar… Halbuki hepimiz ne adi bir devirde yaşadık, ne kadar küçücük adamlarız!
(İkdam Gazetesi, 23 Mart 1920)
Dünkü amansız kavgadan arta kalan; sakat, hasta, yaşlı ve öksüz beş on milyon Türk'ün iki yıldır, sabah akşam; hem kendi kendine, hem başkalarına sorduğu sual bundan ibarettir. Geniş ovaları ve yüksek yaylaları arkamızda bıraktık; yegâne emelimiz, taşsız, dikensiz bir doğru yol üzerinde yürümektir. Bu doğru yolu bize kim gösterecek? Hangi bileği kuvvetli demirci örsüyle bize böyle bir doğru yola çıkan kapıyı açacak?
(İkdam Gazetesi, 28 Mart 1920)
Çünkü biz artık bütün varlığımız, bütün iman ve inancımızla Allah'ın dünyalar yaratan büyüklüğüne sığınarak haykırdık: Ya istiklal ya ölüm!..
(Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 13 Nisan 1920)
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 294,00 | 294,00 |
2 | 152,88 | 305,76 |
3 | 105,84 | 317,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 294,00 | 294,00 |
2 | 152,88 | 305,76 |
3 | 105,84 | 317,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 294,00 | 294,00 |
2 | 152,88 | 305,76 |
3 | 105,84 | 317,52 |