John Desmond Bernal, bilim felsefesi ve bilim tarihi üzerine yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekmiş yirminci yüzyıl düşünürlerinden birisidir. Bilim ve bilimin sosyal bağlamları üzerine geliştirdiği özgün düşünceleriyle yeni bir bilim ve toplum felsefesi inşa etmeye çalışmıştır. Yirminci yüzyıl boyunca yaşanan bireysel, toplumsal ve küresel sorunlarla bilimin ilerlemesi ve gelişmesi arasındaki ilişki bilimi bir bütün olarak değerlendirmeyi gerekli kılmıştır. Çünkü bilimi pozitivistlerin veya mantıkçı pozitivistlerin yaptığı üzere sadece içsel faktörler çerçevesinde değerlendirmek bilimsel kavrayışta yetersizlikler meydana getirmiştir. Oysa yaşamın merkezinde konumlanan bilimin nasıl bir geçmişten geldiğini, nasıl bir geleceğe ilerlediğini ve nasıl kullanılması gerektiğini kavrayabilmenin en uygun yöntemi ona hem içsel hem de dışsal faktörlerden bakmakla mümkün olacaktır. Şöyle ki, bilimi yapısal olduğu kadar tarihsel ve toplumsal bir perspektiften sosyal bağlamları içerisinde ele almak, bilimin, insanın ve toplumun anlaşılmasında önem arz etmektedir. Zira bilimin yıkıcı gücünün geçmişte yol açtığı trajedilerin yeniden yaşanmaması, şiddetin ve zulmün tüm dünyaya yayılmaması ve insanlığın kendi sonunu hazırlamaması bilim, insan ve toplum ilişkisinin bütünsel analizini gerektirmektedir. Bu ilişkinin doğru tespiti bilimin belirli bir kesimin bencil arzularına hizmet ettiği bir dünyada yaşamak ile herkesin mutluluk ve refahına hizmet ettiği bir dünyada yaşamak arasındaki kırmızı çizgiyi belirleyecektir. Bu bakımdan bilimin insanlık için sahip olduğu büyük gücün bilincinde olan Bernal, bu gücün insanlığın yıkımı veya yok oluşu için değil, yeniden dirilişi için kullanılacağı bir bilim ve dünya ideali kurmuştur.
John Desmond Bernal, bilim felsefesi ve bilim tarihi üzerine yapmış olduğu çalışmalarla dikkatleri üzerine çekmiş yirminci yüzyıl düşünürlerinden birisidir. Bilim ve bilimin sosyal bağlamları üzerine geliştirdiği özgün düşünceleriyle yeni bir bilim ve toplum felsefesi inşa etmeye çalışmıştır. Yirminci yüzyıl boyunca yaşanan bireysel, toplumsal ve küresel sorunlarla bilimin ilerlemesi ve gelişmesi arasındaki ilişki bilimi bir bütün olarak değerlendirmeyi gerekli kılmıştır. Çünkü bilimi pozitivistlerin veya mantıkçı pozitivistlerin yaptığı üzere sadece içsel faktörler çerçevesinde değerlendirmek bilimsel kavrayışta yetersizlikler meydana getirmiştir. Oysa yaşamın merkezinde konumlanan bilimin nasıl bir geçmişten geldiğini, nasıl bir geleceğe ilerlediğini ve nasıl kullanılması gerektiğini kavrayabilmenin en uygun yöntemi ona hem içsel hem de dışsal faktörlerden bakmakla mümkün olacaktır. Şöyle ki, bilimi yapısal olduğu kadar tarihsel ve toplumsal bir perspektiften sosyal bağlamları içerisinde ele almak, bilimin, insanın ve toplumun anlaşılmasında önem arz etmektedir. Zira bilimin yıkıcı gücünün geçmişte yol açtığı trajedilerin yeniden yaşanmaması, şiddetin ve zulmün tüm dünyaya yayılmaması ve insanlığın kendi sonunu hazırlamaması bilim, insan ve toplum ilişkisinin bütünsel analizini gerektirmektedir. Bu ilişkinin doğru tespiti bilimin belirli bir kesimin bencil arzularına hizmet ettiği bir dünyada yaşamak ile herkesin mutluluk ve refahına hizmet ettiği bir dünyada yaşamak arasındaki kırmızı çizgiyi belirleyecektir. Bu bakımdan bilimin insanlık için sahip olduğu büyük gücün bilincinde olan Bernal, bu gücün insanlığın yıkımı veya yok oluşu için değil, yeniden dirilişi için kullanılacağı bir bilim ve dünya ideali kurmuştur.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 240,00 | 240,00 |
2 | 124,80 | 249,60 |
3 | 86,40 | 259,20 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 240,00 | 240,00 |
2 | 124,80 | 249,60 |
3 | 86,40 | 259,20 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 240,00 | 240,00 |
2 | 124,80 | 249,60 |
3 | 86,40 | 259,20 |