Anne-Marie Garat 21. yüzyılın romancısı... 1992 yılında Aden adlı romanıyla "Femina" ödülünü alan Anne-Marie Garat, Karatavuk'ta şimdiye kadar anlatı nesnesi olmamış bir alanda keşfe çıkıyor: Sinema montajcısı bir genç kadının zihinsel dünyası. Merle yani "Karatavuk", kendisine görüntü yığını olarak verilen bir dünyayı kesip biçerek bir görüntü heykeline dönüştürüyor. Ama insanın yaşamı, özellikle bir genç kadının varlığı, "gençlik hataları" olarak tanımlanan kazalardan arındırılarak, serüvenin başında kurgulanabilseydi ya da yeniden kurgulanabilseydi... Daha doğrusu nesnel gerçek, tıpkı sinemada olduğu gibi, kurgulanarak öznel gerçeğe dönüştürülebilseydi... "Sinema büyük bir ceset tahnitçisidir, ölü ilaçlayıcısıdır. Ölüleri var eder. Lazarus'u uyandırır." Karatavuk'un dünyasında bir başka katman var: Sinema sanatı. Bir şairin dediği gibi: "Kendini gören ve kendisini gösteren göz." Bu göz, sevilmek ve kendisi olmak isteyen bir genç kadının elini-ayağını bağlayan engelleri görüyor. Ama kim aşacak bu engelleri? Karatavuk işte bu sıfır noktasını anlatıyor. Bir çağdaş kadının zihinsel ve duygusal muhasebesini yapıyor ve bu "muhasebe" giderek bir dramatik sorgulama seansına dönüşüyor. Karatavuk sadece çok yoğun, çok mesajlı bir roman değil, aynı zamanda bir sinema sanatı elkitabı; "Filozof" yönetmenin ve "Estetikçi" montajcının elkitabı. Ölü yaşamı diri yaşama dönüştürme çabası.
Anne-Marie Garat 21. yüzyılın romancısı... 1992 yılında Aden adlı romanıyla "Femina" ödülünü alan Anne-Marie Garat, Karatavuk'ta şimdiye kadar anlatı nesnesi olmamış bir alanda keşfe çıkıyor: Sinema montajcısı bir genç kadının zihinsel dünyası. Merle yani "Karatavuk", kendisine görüntü yığını olarak verilen bir dünyayı kesip biçerek bir görüntü heykeline dönüştürüyor. Ama insanın yaşamı, özellikle bir genç kadının varlığı, "gençlik hataları" olarak tanımlanan kazalardan arındırılarak, serüvenin başında kurgulanabilseydi ya da yeniden kurgulanabilseydi... Daha doğrusu nesnel gerçek, tıpkı sinemada olduğu gibi, kurgulanarak öznel gerçeğe dönüştürülebilseydi... "Sinema büyük bir ceset tahnitçisidir, ölü ilaçlayıcısıdır. Ölüleri var eder. Lazarus'u uyandırır." Karatavuk'un dünyasında bir başka katman var: Sinema sanatı. Bir şairin dediği gibi: "Kendini gören ve kendisini gösteren göz." Bu göz, sevilmek ve kendisi olmak isteyen bir genç kadının elini-ayağını bağlayan engelleri görüyor. Ama kim aşacak bu engelleri? Karatavuk işte bu sıfır noktasını anlatıyor. Bir çağdaş kadının zihinsel ve duygusal muhasebesini yapıyor ve bu "muhasebe" giderek bir dramatik sorgulama seansına dönüşüyor. Karatavuk sadece çok yoğun, çok mesajlı bir roman değil, aynı zamanda bir sinema sanatı elkitabı; "Filozof" yönetmenin ve "Estetikçi" montajcının elkitabı. Ölü yaşamı diri yaşama dönüştürme çabası.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 138,60 | 138,60 |
2 | 70,69 | 141,37 |
3 | 48,05 | 144,14 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 138,60 | 138,60 |
2 | 70,69 | 141,37 |
3 | 48,05 | 144,14 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 138,60 | 138,60 |
2 | 70,69 | 141,37 |
3 | 48,05 | 144,14 |