Caddenin uzak ucundaki gökdelenin bomboş hayaletine bakıyorum.
Bir tespihin uyuz korkusunu yerlere döken reklam panolarına...
Gökyüzünde hiç kuş yok ve sokaklarda tek insan!
-Evrenin en hızlı süvarisidir zaman, hiçbir ölünün yatağında beklemez. -
Duvardaki ayna eski bir gecenin karanlığını tel tel eğiriyor odamda.
Gümüşi aydınlığına sızıyorum sırlı camın. Ayaklarımın altında bir
Kaplumbağanın korkak yavaşlığını sürükleyerek usulca.
Saygılı, sessiz.
-Zamanın ağır yüküdür aynalarda biriken. -
Bana itaat etmiyor aynadaki huysuz maske. Başını öne eğmiş, kafasındaki
Derin yara izini gösteriyor. –Baba, vurma baba!-
Kim konuştu? Ben mi, yoksa yüzümü aynadaki çocuğun yüzünden
sıyıran giyotinin çalışkan ağzı mı? Geçmişteki şimdinin yarasını bu
ıssız kentin kâğıttan heykeline, bir korku madalyası gibi asan zavallı hikaye.
Caddenin uzak ucundaki gökdelenin bomboş hayaletine bakıyorum.
Bir tespihin uyuz korkusunu yerlere döken reklam panolarına...
Gökyüzünde hiç kuş yok ve sokaklarda tek insan!
-Evrenin en hızlı süvarisidir zaman, hiçbir ölünün yatağında beklemez. -
Duvardaki ayna eski bir gecenin karanlığını tel tel eğiriyor odamda.
Gümüşi aydınlığına sızıyorum sırlı camın. Ayaklarımın altında bir
Kaplumbağanın korkak yavaşlığını sürükleyerek usulca.
Saygılı, sessiz.
-Zamanın ağır yüküdür aynalarda biriken. -
Bana itaat etmiyor aynadaki huysuz maske. Başını öne eğmiş, kafasındaki
Derin yara izini gösteriyor. –Baba, vurma baba!-
Kim konuştu? Ben mi, yoksa yüzümü aynadaki çocuğun yüzünden
sıyıran giyotinin çalışkan ağzı mı? Geçmişteki şimdinin yarasını bu
ıssız kentin kâğıttan heykeline, bir korku madalyası gibi asan zavallı hikaye.