Arthur ve Göl Leydisi
''Göl Leydisi'' dedi Merlin. ''Gölün ortasında yaşıyor. Bakın, bize doğru geliyor. Suda ne kadar uzakta olduğuna bakın.''
Arthur baktı ve suyun üzerinde bembeyaz bir kol gördü. Bu kol büyük bir kılıç taşıyordu, öyle parlaktı ki Arthur'un gözleri kamaştı.
Göl Leydisi yaklaşınca, Arthur şöyle söyledi:
"Küçük hanım, bu ne kılıcı? Keşke benim olsaydı, çünkü bir kılıcım yok.''
Leydi gülümsedi:
''Kayığa atla ve kılıcı al, kınıyla birlikte.''
Hala kılıca bakan Arthur, kıyıya geldi Merlin şunları söyledi:
''Efendim Arthur, hangisi sizi sevindiriyor, kılıç mı kını mı?''
''Doğrusu kılıç'' diye yanıtladı kral.
''Öyleyse size şunu söyleyeyim'' dedi gülümseyerek Merlin, ''kını kılıçtan on kat daha değerlidir. Sizinle olduğu müddetçe hiç kan kaybetmeyeceksiniz, hem de istediğiniz kadar yaralansanız da. Bu yüzden onu iyi koruyun.''
Kılıca bakan kral iç çekti.
''Kılıcın üzerinde bir yazı yazıyor'' dedi kral.
''Evet, lordum, dünyadaki en eski dilde yazılmış.''
''Bir yandan al beni'' dedi Arthur, ''Öbür yandan at beni. Bu kılıcı aldığıma sevindim, ama bunu atıp fırlatma düşüncesi beni mutsuz ediyor.''
Merlin'in yüzü de asıldı. Öyle bilgeydi ki bunun gelecekte gerçekleşeceğini biliyordu ve kılıcı bırakması gerektiği zaman geldiğinde de Kral Arthur'un başına birçok kötülüğün geleceğini biliyordu. Ama bu zamanın çok uzak olduğunu da biliyordu:
''Kılıcı aldınız. Şimdi onu adaleti uygulamak için kullanın. Zorunda kalmadığınız zamana değin onu bırakmayınız.''
Arthur elindeki güzel kılıcın gücünü hissedince yeniden neşe buldu ve ülkeye doğru yeniden sevinç içinde atlarını sürmeye devam ettiler.
Arthur ve Göl Leydisi
''Göl Leydisi'' dedi Merlin. ''Gölün ortasında yaşıyor. Bakın, bize doğru geliyor. Suda ne kadar uzakta olduğuna bakın.''
Arthur baktı ve suyun üzerinde bembeyaz bir kol gördü. Bu kol büyük bir kılıç taşıyordu, öyle parlaktı ki Arthur'un gözleri kamaştı.
Göl Leydisi yaklaşınca, Arthur şöyle söyledi:
"Küçük hanım, bu ne kılıcı? Keşke benim olsaydı, çünkü bir kılıcım yok.''
Leydi gülümsedi:
''Kayığa atla ve kılıcı al, kınıyla birlikte.''
Hala kılıca bakan Arthur, kıyıya geldi Merlin şunları söyledi:
''Efendim Arthur, hangisi sizi sevindiriyor, kılıç mı kını mı?''
''Doğrusu kılıç'' diye yanıtladı kral.
''Öyleyse size şunu söyleyeyim'' dedi gülümseyerek Merlin, ''kını kılıçtan on kat daha değerlidir. Sizinle olduğu müddetçe hiç kan kaybetmeyeceksiniz, hem de istediğiniz kadar yaralansanız da. Bu yüzden onu iyi koruyun.''
Kılıca bakan kral iç çekti.
''Kılıcın üzerinde bir yazı yazıyor'' dedi kral.
''Evet, lordum, dünyadaki en eski dilde yazılmış.''
''Bir yandan al beni'' dedi Arthur, ''Öbür yandan at beni. Bu kılıcı aldığıma sevindim, ama bunu atıp fırlatma düşüncesi beni mutsuz ediyor.''
Merlin'in yüzü de asıldı. Öyle bilgeydi ki bunun gelecekte gerçekleşeceğini biliyordu ve kılıcı bırakması gerektiği zaman geldiğinde de Kral Arthur'un başına birçok kötülüğün geleceğini biliyordu. Ama bu zamanın çok uzak olduğunu da biliyordu:
''Kılıcı aldınız. Şimdi onu adaleti uygulamak için kullanın. Zorunda kalmadığınız zamana değin onu bırakmayınız.''
Arthur elindeki güzel kılıcın gücünü hissedince yeniden neşe buldu ve ülkeye doğru yeniden sevinç içinde atlarını sürmeye devam ettiler.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 67,00 | 67,00 |
2 | 34,17 | 68,34 |
3 | 23,23 | 69,68 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 67,00 | 67,00 |
2 | 34,17 | 68,34 |
3 | 23,23 | 69,68 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 67,00 | 67,00 |
2 | 34,17 | 68,34 |
3 | 23,23 | 69,68 |