Ormanın ortasında şipşirin küçük bir karaca dünyaya geldi. Biraz üşüdüğü için annesi onu yalıyor haziran güneşi de okşuyordu. Kendine gelmeye başlayan bebek şimdiden ayağa kalkmaya çabalıyordu. İncecik bacakları üzerinde dikilen yavru karaca gözleri yarı kapalı annesinden süt emiyordu. Sütünü öylesine iştahla içiyordu ki ne çağlayanın mırıltısını ne de yaprakların arasına gizlenmiş kuşların cıvıltısını duyuyordu. Bir ağacın dibinde olan biteni seyreden bir böceği ne sevimli bir bebek diye içinden geçirdi.
Ormanın ortasında şipşirin küçük bir karaca dünyaya geldi. Biraz üşüdüğü için annesi onu yalıyor haziran güneşi de okşuyordu. Kendine gelmeye başlayan bebek şimdiden ayağa kalkmaya çabalıyordu. İncecik bacakları üzerinde dikilen yavru karaca gözleri yarı kapalı annesinden süt emiyordu. Sütünü öylesine iştahla içiyordu ki ne çağlayanın mırıltısını ne de yaprakların arasına gizlenmiş kuşların cıvıltısını duyuyordu. Bir ağacın dibinde olan biteni seyreden bir böceği ne sevimli bir bebek diye içinden geçirdi.