İnsan yeryu¨zu¨nde iyi ve gu¨zel ameller sergileyip medeniyet inşa edebilen bir varlık olduğu gibi aynı zamanda kan döku¨p bozgunculuk da yapabilen, nefsine ve başkalarına zulmedebilen de bir varlıktır. İnsan hayatının başlangıcından gu¨nu¨mu¨ze kadar insanın kullandığı araçlarda, ilişkilerinde, bilgi birikiminde, tecru¨belerinde,
takip edip uyguladığı usul ve yöntemlerde birçok değişmeler ve gelişmeler meydana gelmesine rağmen, onun temel ihtiyaçlarında, fıtrî özelliklerinde, gu¨du¨lerinde, talep ve eğilimlerinde aslî bir değişim söz konusu değildir. İnsanın fıtrat olarak sahip olduğu nefsi zaafları ve bozgunculuk yapabilme özelliği, Allah'ın tarih boyunca peygamberlerine vahyettiği ilâhî kitaplar u¨zerinde de kendisini göstermiştir. İslâm dininin temel kaynağı
Kur'an'ın metni her yerde aynı olmasına rağmen, insanlar tarafından ona yapılan yaklaşımlar ve getirilen yorumlar değişmekte, bazen de bu yorumlar tahrifat noktasına ulaşmaktadır. İnsanlar Allah'ın kitabına iyi niyetle, samimiyetle, ihlas ve takvâ ile yaklaşabildikleri gibi; onu kendi bozuk niyetleri, ideolojileri, politikaları, mezhepsel eğilimleri, peşin yargıları, ihtiras ve çıkarları için istismar etme amacıyla da yaklaşabilmektedirler. İslâm tarihinin erken dönemlerinden gu¨nu¨mu¨ze din-siyaset ilişkisinin mihverine oturtulamaması, siyaset ve iktidar mu¨cadelesi Kur'an istismarında önemli rol oynamıştır. Kur'an, çoğunlukla iktidar sahipleri veya da iktidarı ele geçirmek amacıyla siyaset arenasında taraf alanlar tarafından kendilerine din u¨zerinden meşruiyet kazandırmak için araç haline getirilip istismar edilmiştir. Yine Kur'an, birileri tarafından din u¨zerinden insanları
kendilerine bağlayıp hâkimiyet alanı oluşturarak onları sömu¨rmek için de istismar edilme yönu¨ne gidilmiştir. İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren Kur'an'ı istismar edenler, du¨nyevi çıkarları için onu kendi anlayış, du¨şu¨nce, ideoloji, mezhep ve politikaları doğrultusunda konuşturma yönu¨ne gitmişler, kendi söylemek istediklerini bir şekilde Kur'an'a söyletmeye çalışmışlardır. Bu yapılırken Kur'an'ın bu¨tu¨nlu¨ğu¨ ve ilâhî vahyin gayeleri gözetilmemiş, Kur'an'a tamamen lafzî, yu¨zeysel ve parçacı yaklaşılarak âyetler ve Kur'ânî kavramlar bağlamlarından kopartılmıştır. Yine âyetlerin indirildiği tarihi zemin, olgu ve olaylarla olan canlı ilişkisi, indiriliş sebepleri ve hitap çevresi gibi durumlar da devre dışı bırakılmıştır.
İnsan yeryu¨zu¨nde iyi ve gu¨zel ameller sergileyip medeniyet inşa edebilen bir varlık olduğu gibi aynı zamanda kan döku¨p bozgunculuk da yapabilen, nefsine ve başkalarına zulmedebilen de bir varlıktır. İnsan hayatının başlangıcından gu¨nu¨mu¨ze kadar insanın kullandığı araçlarda, ilişkilerinde, bilgi birikiminde, tecru¨belerinde,
takip edip uyguladığı usul ve yöntemlerde birçok değişmeler ve gelişmeler meydana gelmesine rağmen, onun temel ihtiyaçlarında, fıtrî özelliklerinde, gu¨du¨lerinde, talep ve eğilimlerinde aslî bir değişim söz konusu değildir. İnsanın fıtrat olarak sahip olduğu nefsi zaafları ve bozgunculuk yapabilme özelliği, Allah'ın tarih boyunca peygamberlerine vahyettiği ilâhî kitaplar u¨zerinde de kendisini göstermiştir. İslâm dininin temel kaynağı
Kur'an'ın metni her yerde aynı olmasına rağmen, insanlar tarafından ona yapılan yaklaşımlar ve getirilen yorumlar değişmekte, bazen de bu yorumlar tahrifat noktasına ulaşmaktadır. İnsanlar Allah'ın kitabına iyi niyetle, samimiyetle, ihlas ve takvâ ile yaklaşabildikleri gibi; onu kendi bozuk niyetleri, ideolojileri, politikaları, mezhepsel eğilimleri, peşin yargıları, ihtiras ve çıkarları için istismar etme amacıyla da yaklaşabilmektedirler. İslâm tarihinin erken dönemlerinden gu¨nu¨mu¨ze din-siyaset ilişkisinin mihverine oturtulamaması, siyaset ve iktidar mu¨cadelesi Kur'an istismarında önemli rol oynamıştır. Kur'an, çoğunlukla iktidar sahipleri veya da iktidarı ele geçirmek amacıyla siyaset arenasında taraf alanlar tarafından kendilerine din u¨zerinden meşruiyet kazandırmak için araç haline getirilip istismar edilmiştir. Yine Kur'an, birileri tarafından din u¨zerinden insanları
kendilerine bağlayıp hâkimiyet alanı oluşturarak onları sömu¨rmek için de istismar edilme yönu¨ne gidilmiştir. İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren Kur'an'ı istismar edenler, du¨nyevi çıkarları için onu kendi anlayış, du¨şu¨nce, ideoloji, mezhep ve politikaları doğrultusunda konuşturma yönu¨ne gitmişler, kendi söylemek istediklerini bir şekilde Kur'an'a söyletmeye çalışmışlardır. Bu yapılırken Kur'an'ın bu¨tu¨nlu¨ğu¨ ve ilâhî vahyin gayeleri gözetilmemiş, Kur'an'a tamamen lafzî, yu¨zeysel ve parçacı yaklaşılarak âyetler ve Kur'ânî kavramlar bağlamlarından kopartılmıştır. Yine âyetlerin indirildiği tarihi zemin, olgu ve olaylarla olan canlı ilişkisi, indiriliş sebepleri ve hitap çevresi gibi durumlar da devre dışı bırakılmıştır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90,20 | 90,20 |
2 | 46,90 | 93,81 |
3 | 32,47 | 97,42 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90,20 | 90,20 |
2 | 46,90 | 93,81 |
3 | 32,47 | 97,42 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90,20 | 90,20 |
2 | 46,90 | 93,81 |
3 | 32,47 | 97,42 |