
John von Neumann bir bilim devi, dokunduğu her alanda devrim yaratan bir Macar harikasıydı. Gençliğinde Almanya'da matematiğin temellerini aradıktan sonra Soğuk Savaşın güç oyunlarına karıştığı ABD'ye göç etti, oyun teorisini icat etti, yapay zekâ ve dijital hayata öncülük etti, dünyanın ilk programlanabilir bilgisayarını tasarladı ve makineye şaka yollu MANIAC adı verildi. Matematiksel güçleri o kadar olağanüstüydü ki, Nobel Ödüllü fizikçi Hans Bethe onunki gibi bir beynin insanınkinden daha üstün bir türe işaret edebileceğini ifade etti.
Ne var ki Von Neumann, Hiroşima'yla Nagasaki'yi yok eden atom bombalarının yaratılmasına da yardımcı oldu. 1957'de muhtemelen Los Alamos'ta maruz kaldığı radyasyon nedeniyle kanserden öldüğünde, Amerikan hükümetinin nükleer silahlar ve strateji konusunda en değerli danışmanlarından biriydi.
Gerçeği kurguyla ören Benjamín Labatut, MANIAC'ta John von Neumann'ı modern dünyamızın karanlık temelleri ve yapay zekâ hakkında edebî bir triptiğin merkezine yerleştirerek bilim ve teknolojinin bizleri yok oluşun eşiğine götüren korkutucu boyutlarına dikkat çekiyor. İnsan düşüncesinin ötesinde gelişen "çok yetenekli" yapay zekâların insan ve dünya için nasıl yıkıcı ve umutsuzluk kaynağı olabileceğini gösteriyor.
"[Labatut] Borges'ten bu yana en önemli Güney Amerikalı yazar olarak hızla yükseliyor. Dünyanın hiçbir yerinde onun gibi yazan yok."
The Telegraph
John von Neumann bir bilim devi, dokunduğu her alanda devrim yaratan bir Macar harikasıydı. Gençliğinde Almanya'da matematiğin temellerini aradıktan sonra Soğuk Savaşın güç oyunlarına karıştığı ABD'ye göç etti, oyun teorisini icat etti, yapay zekâ ve dijital hayata öncülük etti, dünyanın ilk programlanabilir bilgisayarını tasarladı ve makineye şaka yollu MANIAC adı verildi. Matematiksel güçleri o kadar olağanüstüydü ki, Nobel Ödüllü fizikçi Hans Bethe onunki gibi bir beynin insanınkinden daha üstün bir türe işaret edebileceğini ifade etti.
Ne var ki Von Neumann, Hiroşima'yla Nagasaki'yi yok eden atom bombalarının yaratılmasına da yardımcı oldu. 1957'de muhtemelen Los Alamos'ta maruz kaldığı radyasyon nedeniyle kanserden öldüğünde, Amerikan hükümetinin nükleer silahlar ve strateji konusunda en değerli danışmanlarından biriydi.
Gerçeği kurguyla ören Benjamín Labatut, MANIAC'ta John von Neumann'ı modern dünyamızın karanlık temelleri ve yapay zekâ hakkında edebî bir triptiğin merkezine yerleştirerek bilim ve teknolojinin bizleri yok oluşun eşiğine götüren korkutucu boyutlarına dikkat çekiyor. İnsan düşüncesinin ötesinde gelişen "çok yetenekli" yapay zekâların insan ve dünya için nasıl yıkıcı ve umutsuzluk kaynağı olabileceğini gösteriyor.
"[Labatut] Borges'ten bu yana en önemli Güney Amerikalı yazar olarak hızla yükseliyor. Dünyanın hiçbir yerinde onun gibi yazan yok."
The Telegraph
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 217,75 | 217,75 |
2 | 113,23 | 226,46 |
3 | 78,39 | 235,17 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 217,75 | 217,75 |
2 | 113,23 | 226,46 |
3 | 78,39 | 235,17 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 217,75 | 217,75 |
2 | 113,23 | 226,46 |
3 | 78,39 | 235,17 |