Mezarın Ötesindeki Eller

Gözlerinizi Kapatın, Derin Bir Geceye Dalın… Hayat, bazen ötesindeki bilinmezliklerle yüzleşmek zorunda bırakır bizi. Robert Mercer'in yaşamı, 12 Ekim gecesi, Huntleigh'deki evinde bir anda değişti. O gece, sıradan bir hayatın sona erip, karanlık ve bilinmeyen bir varlıkla karşılaşmanın eşiğinde durdu. Gözlerimi açtığımda yatağımın ayakucunda sabit bir şekilde duran parlak gri bir şekil gördüm... Ve dehşet içindeki bu an, zihnimin derinliklerinden gelen bir uyanışın simgesi gibiydi. Ekim'in kasvetli karanlığında, Massachusettsin kırsal köylerinden birinde, Robert Mercer'in hayatı aniden değişir. O gece, geçmişin sessizliğinden ve huzurundan sıyrılan bir varlık, hayatının temel taşlarını altüst eder. Gri bir hayaletin soğuk ve sessiz varlığı, Mercer'in rüyasından uyanmasını değil, bir kabusun içine çekilmesini sağlar. İçsel huzurunun eşiğinde, zamanla yarışan bir adam, bilinmeyenin korkutucu pençeleriyle yüzleşir. Yatağının ayakucunda beliren bu garip ve şekilsiz varlık, bir dehşet senfonisi oluşturur. Hayatının dönüm noktasına, karanlık ve ürkütücü bir gerçeğin kapısını açar. Bu kitap, gerçek ile hayalin ince çizgisinde yürüyen bir adamın dehşet verici hikayesini anlatıyor. Gerçekten de akıl sağlığının sınırlarında gezinen bir insanın içsel mücadelesi mi, yoksa bilinmeyen bir varlığın karanlık gücü mü? Gerilim ve korkunun birleştiği bu hikaye, bilinmeyen bir evrende yalnız kalmanın ne demek olduğunu, korkunun en karanlık köşelerinde nasıl savaşacağını keşfetmek isteyenler için mükemmel bir yolculuk sunuyor.