Şafak söktüğünde yorgunluklarını bir nebze de olsa uykuyla gideren köylümün alın teri henüz kurumamışken, gün doğunca yine işe koyulup ekmek peşine düşerlerdi; hiç durmadan, yılmadan çalışıp üretirlerdi. Gün batımına kadar sürerdi bu haklı koşturmacalar. Akşam olunca evlerinde huzur bulup dinlenirlerdi.
En ilkel aletlerle tarım yaptılar belki, bedenleri isyan etse bile. Denizin azgın fırtınalarıyla boğuştular, balık aradılar, nasırlı elleriyle küreklere asıldılar. Yani yaşamın kıyısında dolaştıklarının farkındaydılar ama özlü hayallere sahip olmaktan, çocuklarının geleceğini düşünmekten de geri durmadılar.
Selimiye'yi Side'ye dönüştüren neden sadece onlarca kilometrelik sığ bir denizimizin olmasından kaynaklanmıyordu elbet. Köyümüzün yarımada olması, çevre koyları, altın renkli ince kumlukları, daima gülümseyen güneşi, Toros Dağları'nın çevrelediği Akdeniz'in Antalya çanağındaki ovaları, Toroslarr'dan bolca akan ırmakları, özellikle bir biblo misali her yeri süsleyen iki bin yıllık tarihi kalıntılarıydı. Yani doğası, coğrafyası ve tarihiyle dünyada eşi bulunmaz bir konuma sahip olmasıydı. Tabii ki en önemli faktörü hiç kuşkusuz, Allah insanı onlar gibi olsun diye yaratmışçasına dürüst ve temiz insanıydı.
Şu bir gerçek ki Selimiyelilerin mükemmelliğe ulaşan misafirperverlikleri ve meziyetleri, ilerleyen yıllarda ev pansiyonculuğuna soyundukları zaman işlerine çok yaramıştı. Bir başka ifadeyle, 2000'li yıllarda Side'de dünya standartları ortalamasına ulaşan turizm, ta o zamanlar Selimiye'de tohumlarını bırakmıştı.
Nar Tanem Side, bir yörenin, beldenin gezip görülecek yerlerinin tanıtıldığı bir gezi rehberi kitabı değil. Kitap, bir yazarın belleğinden, yazdıklarından, anımsadıklarından, tanıklıklarından, anılarından özenle derlenmiş bir sözlü tarih çalışması. Halil Yıldırım'ın kitabı pek çok yönden "söz uçar yazı kalır" değişini bir kez daha haklı çıkarıyor. Öncelikle, yazarın kendi tanımlamasıyla, yaşamının "üç yirmi yılında", yani altmışında, böylesine özgün bir çalışmayı en başta Si-de'nin yakın geçmişiyle ilgilenenlerin dikkatine sunması başlı başına bir sorumluluk örneği. 1950'li yıllardan günü-müze, kendisinin de içinde yaşadığı Selimiye'nin Si-de'leşmesi sürecini ayrıntılarla bezeli, içtenlikli ve renkli bir anlatımla görünür kılan Halil Yıldırım, bu çalışmasıyla, aynı zamanda, başka yörelerde bu yönde yapılacak çalışmaları özendirip yeni ürünlerin ortaya çıkmasına da öncülük ediyor.
İbrahim Berksoy
Şafak söktüğünde yorgunluklarını bir nebze de olsa uykuyla gideren köylümün alın teri henüz kurumamışken, gün doğunca yine işe koyulup ekmek peşine düşerlerdi; hiç durmadan, yılmadan çalışıp üretirlerdi. Gün batımına kadar sürerdi bu haklı koşturmacalar. Akşam olunca evlerinde huzur bulup dinlenirlerdi.
En ilkel aletlerle tarım yaptılar belki, bedenleri isyan etse bile. Denizin azgın fırtınalarıyla boğuştular, balık aradılar, nasırlı elleriyle küreklere asıldılar. Yani yaşamın kıyısında dolaştıklarının farkındaydılar ama özlü hayallere sahip olmaktan, çocuklarının geleceğini düşünmekten de geri durmadılar.
Selimiye'yi Side'ye dönüştüren neden sadece onlarca kilometrelik sığ bir denizimizin olmasından kaynaklanmıyordu elbet. Köyümüzün yarımada olması, çevre koyları, altın renkli ince kumlukları, daima gülümseyen güneşi, Toros Dağları'nın çevrelediği Akdeniz'in Antalya çanağındaki ovaları, Toroslarr'dan bolca akan ırmakları, özellikle bir biblo misali her yeri süsleyen iki bin yıllık tarihi kalıntılarıydı. Yani doğası, coğrafyası ve tarihiyle dünyada eşi bulunmaz bir konuma sahip olmasıydı. Tabii ki en önemli faktörü hiç kuşkusuz, Allah insanı onlar gibi olsun diye yaratmışçasına dürüst ve temiz insanıydı.
Şu bir gerçek ki Selimiyelilerin mükemmelliğe ulaşan misafirperverlikleri ve meziyetleri, ilerleyen yıllarda ev pansiyonculuğuna soyundukları zaman işlerine çok yaramıştı. Bir başka ifadeyle, 2000'li yıllarda Side'de dünya standartları ortalamasına ulaşan turizm, ta o zamanlar Selimiye'de tohumlarını bırakmıştı.
Nar Tanem Side, bir yörenin, beldenin gezip görülecek yerlerinin tanıtıldığı bir gezi rehberi kitabı değil. Kitap, bir yazarın belleğinden, yazdıklarından, anımsadıklarından, tanıklıklarından, anılarından özenle derlenmiş bir sözlü tarih çalışması. Halil Yıldırım'ın kitabı pek çok yönden "söz uçar yazı kalır" değişini bir kez daha haklı çıkarıyor. Öncelikle, yazarın kendi tanımlamasıyla, yaşamının "üç yirmi yılında", yani altmışında, böylesine özgün bir çalışmayı en başta Si-de'nin yakın geçmişiyle ilgilenenlerin dikkatine sunması başlı başına bir sorumluluk örneği. 1950'li yıllardan günü-müze, kendisinin de içinde yaşadığı Selimiye'nin Si-de'leşmesi sürecini ayrıntılarla bezeli, içtenlikli ve renkli bir anlatımla görünür kılan Halil Yıldırım, bu çalışmasıyla, aynı zamanda, başka yörelerde bu yönde yapılacak çalışmaları özendirip yeni ürünlerin ortaya çıkmasına da öncülük ediyor.
İbrahim Berksoy
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 192,50 | 192,50 |
2 | 98,18 | 196,35 |
3 | 66,73 | 200,20 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 192,50 | 192,50 |
2 | 98,18 | 196,35 |
3 | 66,73 | 200,20 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 192,50 | 192,50 |
2 | 98,18 | 196,35 |
3 | 66,73 | 200,20 |