Su¨tu¨n mu¨ yoksa suyun mu azizliği daha önce gelir, karar veremiyordu bir tu¨rlu¨. Bu iki kutsal sıvıyı öncelik sırasına göre kafasında kurmayı saçma buluyordu çok kez ama kurmaktan da hiç geri kalmıyordu. Bir insan su¨t sağarken ya da testisine su doldururken bu¨yu¨lenir mi hiç? Nurendam bu¨yu¨leniyordu. Sabahın ışığında yitip gitmesini saymazsak eğer; bir su¨tu¨n beyazlığında, bir de suyun berraklığında yitip gidiyordu. Ne bu¨yu¨k bir mutluluktu onun için öyle, o kusursuz beyazı memeden kovasına sağarken. Beyazlığın ve saflığın tarifini başka tu¨rlu¨ yapmaya hiç yer bırakmıyordu işin doğrusu. Ne de gu¨zel işliyordu o eller öyle… Keşke hiç gitmeseydi su¨t kokusu ellerinde, öpseydi insan doya doya o
su¨t kokan ellerinden. Çeşmeye her vardığında su daha bir bu¨yu¨leyici akıyordu onu göru¨nce. Nurendam'ın yu¨zu¨ ve çeşmenin suyu daha bir ışıldıyordu. İkisi buluşunca ışığı daha çok çekiyorlardı kendilerine doğru sanki. Ne bu¨yu¨k bir hazdı onun için öyle, o buz gibi suyu testisine doldururken. Ne de gu¨zel göru¨nu¨yordu, avuç avuç yu¨zu¨ne çaldığında suyu. Keşke hep öyle ıslak kalsaydı yu¨zu¨, seyretseydi insan o tanrısal gu¨zelliği doya doya. Su¨t ve Nurendam bir araya geldiğinde emeğin, su
ve Nurendam bir araya geldiğinde ise gu¨zelliğin simgesi ortaya çıkıveriyordu kendiliğinden. Görene de hayran hayran seyretmek kalıyordu bir tek. Sabahın ışığı ile olan mu¨nasebeti ise tek kelime ile aşktı zaten, anlatılamaz.
Su¨tu¨n mu¨ yoksa suyun mu azizliği daha önce gelir, karar veremiyordu bir tu¨rlu¨. Bu iki kutsal sıvıyı öncelik sırasına göre kafasında kurmayı saçma buluyordu çok kez ama kurmaktan da hiç geri kalmıyordu. Bir insan su¨t sağarken ya da testisine su doldururken bu¨yu¨lenir mi hiç? Nurendam bu¨yu¨leniyordu. Sabahın ışığında yitip gitmesini saymazsak eğer; bir su¨tu¨n beyazlığında, bir de suyun berraklığında yitip gidiyordu. Ne bu¨yu¨k bir mutluluktu onun için öyle, o kusursuz beyazı memeden kovasına sağarken. Beyazlığın ve saflığın tarifini başka tu¨rlu¨ yapmaya hiç yer bırakmıyordu işin doğrusu. Ne de gu¨zel işliyordu o eller öyle… Keşke hiç gitmeseydi su¨t kokusu ellerinde, öpseydi insan doya doya o
su¨t kokan ellerinden. Çeşmeye her vardığında su daha bir bu¨yu¨leyici akıyordu onu göru¨nce. Nurendam'ın yu¨zu¨ ve çeşmenin suyu daha bir ışıldıyordu. İkisi buluşunca ışığı daha çok çekiyorlardı kendilerine doğru sanki. Ne bu¨yu¨k bir hazdı onun için öyle, o buz gibi suyu testisine doldururken. Ne de gu¨zel göru¨nu¨yordu, avuç avuç yu¨zu¨ne çaldığında suyu. Keşke hep öyle ıslak kalsaydı yu¨zu¨, seyretseydi insan o tanrısal gu¨zelliği doya doya. Su¨t ve Nurendam bir araya geldiğinde emeğin, su
ve Nurendam bir araya geldiğinde ise gu¨zelliğin simgesi ortaya çıkıveriyordu kendiliğinden. Görene de hayran hayran seyretmek kalıyordu bir tek. Sabahın ışığı ile olan mu¨nasebeti ise tek kelime ile aşktı zaten, anlatılamaz.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 273,75 | 273,75 |
2 | 139,61 | 279,23 |
3 | 94,90 | 284,70 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 273,75 | 273,75 |
2 | 139,61 | 279,23 |
3 | 94,90 | 284,70 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 273,75 | 273,75 |
2 | 139,61 | 279,23 |
3 | 94,90 | 284,70 |