Babam anlatıyor…
1930'yılının 19 Mart'ında başlamış olsa da ömrüm… Aslında hayatımın başlangıcı, toplam on dokuz yıl devam eden hastalığımın yaklaşık üç yıl sürecek olan yatağa düşme safhasındaydı.
Düşümde ve hayalimde yaşattıklarım ve yaşadıklarımla ilgili hissettiklerimden ibaret olan bu fiiliyattaki melun dönem; benim dahi sabrımı zorlayacak cinstendi.
Bu zorunlu mahkûmiyet, bana sınırları belli olan hüzünlü bir dünya yaratmıştı. Ve ben küçük oğlumun bana zaman zaman sorduğu o beyhude soruyu nihayet ciddiye almıştım. Her şeye rağmen işte o Tan vakti uzun senelerden sonra ilk kez o sabah kahvaltısında huzuru bulmuştum.
Sözüm ona Mayıs ayındaydık… Bilindiği üzere Mayıs, baharın en değerli ayıdır. Yaz mevsiminin habercisi, kışı unutturan bir güzelliktir. Gelin görün ki… Benim için her mevsim Hazan'dı. Hazan kelimesinin tetiklediği haksızlık rüzgârı ile aklıma Ömer Hayyam'ın "Kalk haydi ebediyen uyuyakalacaksın zaten "deyişi geldi. Geldi… Geldi ama ne fayda…
İstesem de istemesem de zaten benim ki zorunlu bir uyku, beyhude bir serzenişti. İşte bu haleti ruhiye içinde bir anda aklıma Bayan Gertrud Linnert geldi.Bayan Gertrud fakültedeyken hocamız aynı zamanda Bitki İslâhı kürsü başkanıydı. Onunla ilk kişisel temasım 1955 yılının Mayıs ayında fakültenin ağaçlıklı bahçesinde oldu.
Babam anlatıyor…
1930'yılının 19 Mart'ında başlamış olsa da ömrüm… Aslında hayatımın başlangıcı, toplam on dokuz yıl devam eden hastalığımın yaklaşık üç yıl sürecek olan yatağa düşme safhasındaydı.
Düşümde ve hayalimde yaşattıklarım ve yaşadıklarımla ilgili hissettiklerimden ibaret olan bu fiiliyattaki melun dönem; benim dahi sabrımı zorlayacak cinstendi.
Bu zorunlu mahkûmiyet, bana sınırları belli olan hüzünlü bir dünya yaratmıştı. Ve ben küçük oğlumun bana zaman zaman sorduğu o beyhude soruyu nihayet ciddiye almıştım. Her şeye rağmen işte o Tan vakti uzun senelerden sonra ilk kez o sabah kahvaltısında huzuru bulmuştum.
Sözüm ona Mayıs ayındaydık… Bilindiği üzere Mayıs, baharın en değerli ayıdır. Yaz mevsiminin habercisi, kışı unutturan bir güzelliktir. Gelin görün ki… Benim için her mevsim Hazan'dı. Hazan kelimesinin tetiklediği haksızlık rüzgârı ile aklıma Ömer Hayyam'ın "Kalk haydi ebediyen uyuyakalacaksın zaten "deyişi geldi. Geldi… Geldi ama ne fayda…
İstesem de istemesem de zaten benim ki zorunlu bir uyku, beyhude bir serzenişti. İşte bu haleti ruhiye içinde bir anda aklıma Bayan Gertrud Linnert geldi.Bayan Gertrud fakültedeyken hocamız aynı zamanda Bitki İslâhı kürsü başkanıydı. Onunla ilk kişisel temasım 1955 yılının Mayıs ayında fakültenin ağaçlıklı bahçesinde oldu.