Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin denetimi, radyo ve televizyon yayıncılığının ilk yıllarından itibaren tartışılan ve gündemde olan bir konudur. Türkiye'de radyo ve TV yayınları, 01/05/1964'te yürürlüğe giren 359 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Kanunu'ndan itibaren denetim altına alınmaya başlamıştır. 359 sayılı Kanunu ilga eden, 11/11/1983 tarih ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunuyla birlikte 1994 yılına kadar geçen sürede yayınları izlemek, denetlemek ve değerlendirmek üzere Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu (RTYK) olu şturulmuştur. RTYK'nın gerek hükümete bağlı olacak bir yapıda oluşması, gerekse yaptırım yetkilerinin çok kısıtlı oluşu, yayıncılık üzerinde etkin bir denetim kurmasını engellemiştir.
1980'li yıllarda dünya ekonomisinde, politikalarda ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişim ve teknolojik gelişmelerle başlayan dışa açılma ve deregülâsyon politikaları neticesinde Ülkemizde de Devlet tekeli ve denetimi fiilen kırılmaya başlamıştır. 1982 Anayasasının 133. maddesinde yapılan değişiklikle radyo ve TV yayıncılığında Devlet tekeli hukuken kaldırılmış; 20/04/1994 tarih ve 3984 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulmuştur. 1990'lı y ılların sonundan itibaren Avrupa Birliği'yle (AB) tesis edilen yakın ilişkiler sonucunda, Türkiye'ye 10-11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi'nde "aday ülke" statüsü verilmiş; 2004 Brüksel Zirvesi'nde ise Türkiye'yle müzakerelere başlanma kararı alınmış ve nihayet, müzakereler 2005 yılında başlamıştır.
Bu tez çalışmasının konusunu oluşturan 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun da AB'ye uyum sürecinde 15/2/2011 tarihinde kabul edilmiş ve 03/03/2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Çalışma kapsamında bu Kanun, "denetim" ve "toplumsal sorumluluk" kavramları çerçevesinde etraflıca incelenmiş olup, Türkiye'deki önceki düzenlemelerle ve AB'nin çeşitli ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya, Rusya gibi ülkelerdeki düzenlemelerle mukayese edilmiştir.
Öte yandan, kara bir leke olarak Türk siyasî tarihindeki yerini alan ve Türk halkının şanlı direnişiyle akamete uğratılan 15 Temmuz 2016 gecesi gerçekleşen darbe kalkışması sonrasında, Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında görselişitsel yayın hizmetleri bağlamında da önemli kararlara imza atılmıştır. Ancak, Tez çalışmasının savunulduğu tarihten sonra vurgulanması gereken söz konusu düzenlemelere insicamın bozulmaması açısından çalışmada yer verilmemiştir. Ezcümle, elinizdeki bu çalışma, 22 Eylül 2016 tarihinde Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı'nda savunması yapılan doktora tezine dayanmaktadır.
Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinin denetimi, radyo ve televizyon yayıncılığının ilk yıllarından itibaren tartışılan ve gündemde olan bir konudur. Türkiye'de radyo ve TV yayınları, 01/05/1964'te yürürlüğe giren 359 sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Kanunu'ndan itibaren denetim altına alınmaya başlamıştır. 359 sayılı Kanunu ilga eden, 11/11/1983 tarih ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunuyla birlikte 1994 yılına kadar geçen sürede yayınları izlemek, denetlemek ve değerlendirmek üzere Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu (RTYK) olu şturulmuştur. RTYK'nın gerek hükümete bağlı olacak bir yapıda oluşması, gerekse yaptırım yetkilerinin çok kısıtlı oluşu, yayıncılık üzerinde etkin bir denetim kurmasını engellemiştir.
1980'li yıllarda dünya ekonomisinde, politikalarda ve iletişim teknolojilerinde yaşanan değişim ve teknolojik gelişmelerle başlayan dışa açılma ve deregülâsyon politikaları neticesinde Ülkemizde de Devlet tekeli ve denetimi fiilen kırılmaya başlamıştır. 1982 Anayasasının 133. maddesinde yapılan değişiklikle radyo ve TV yayıncılığında Devlet tekeli hukuken kaldırılmış; 20/04/1994 tarih ve 3984 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte de Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kurulmuştur. 1990'lı y ılların sonundan itibaren Avrupa Birliği'yle (AB) tesis edilen yakın ilişkiler sonucunda, Türkiye'ye 10-11 Aralık 1999 Helsinki Zirvesi'nde "aday ülke" statüsü verilmiş; 2004 Brüksel Zirvesi'nde ise Türkiye'yle müzakerelere başlanma kararı alınmış ve nihayet, müzakereler 2005 yılında başlamıştır.
Bu tez çalışmasının konusunu oluşturan 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun da AB'ye uyum sürecinde 15/2/2011 tarihinde kabul edilmiş ve 03/03/2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Çalışma kapsamında bu Kanun, "denetim" ve "toplumsal sorumluluk" kavramları çerçevesinde etraflıca incelenmiş olup, Türkiye'deki önceki düzenlemelerle ve AB'nin çeşitli ülkeleri ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Japonya, Rusya gibi ülkelerdeki düzenlemelerle mukayese edilmiştir.
Öte yandan, kara bir leke olarak Türk siyasî tarihindeki yerini alan ve Türk halkının şanlı direnişiyle akamete uğratılan 15 Temmuz 2016 gecesi gerçekleşen darbe kalkışması sonrasında, Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilen Olağanüstü Hal kapsamında görselişitsel yayın hizmetleri bağlamında da önemli kararlara imza atılmıştır. Ancak, Tez çalışmasının savunulduğu tarihten sonra vurgulanması gereken söz konusu düzenlemelere insicamın bozulmaması açısından çalışmada yer verilmemiştir. Ezcümle, elinizdeki bu çalışma, 22 Eylül 2016 tarihinde Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı'nda savunması yapılan doktora tezine dayanmaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 249,90 | 249,90 |
2 | 127,45 | 254,90 |
3 | 86,63 | 259,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 249,90 | 249,90 |
2 | 127,45 | 254,90 |
3 | 86,63 | 259,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 249,90 | 249,90 |
2 | 127,45 | 254,90 |
3 | 86,63 | 259,90 |