Jeopolitik, jeoekonomik ve jeostratejik anlamda kritik bir önem taşıyan üç bölge; Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu'nun kesişim noktasında yer alan Türkiye'nin, özellikle Kafkasya ve Orta Asya'daki ülkelerle olan ilişkilerinin çok önemli olarak değerlendirilebilecek çeşitli sarsıntılara, kırılmalara ve değişimlere sahne olması kaçınılmazdır. Coğrafi manada dünyanın en önemli kesişim noktalarından biri üzerinde konumlanmış olan Türkiye'nin, Soğuk Savaş sonrası Kafkasya ve Orta Asya ülkeleriyle olan ilişkilerinin siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki boyutlarıyla irdelenmesi gerekmektedir.
Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya siyasetini konu olan çalışmamız, kapsam itibarıyla Soğuk Savaş sonrası döneme odaklanmıştır. Nitekim Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle birlikte yaşanan gelişmeler belki de en fazla Türkiye'ye etkide bulunmuş ve İkinci Dünya Savaşı sonrası benimsenen dış politika anlayışında ciddi bir değişime gidilmesi sonucunu doğurmuştur. 1990'lı yıllardan itibaren Türkiye, özellikle bölgesel düzeyde oldukça aktif bir dış politika anlayışına yönelmiştir. İzlenmeye başlanan bu proaktif ve katılımcı dış politika incelenirken, uluslararası sistemdeki hızlı değişimler ve iç politikada yaşanan gelişmelerin de göz önünde bulundurulması gereği doğmuştur. Her ülkeyi ele alan arkadaşımız, iki ülke arasındaki ilişkileri Türkiye ekseninde ayrıntısı ile değerlendirmeye çalışmıştır.