Gu¨nu¨mu¨z tarih yazıcılığında u¨stesinden gelinmeye çalışılan en önemli sorunlardan birisi, sosyal ve siyasi tarih ile du¨şu¨nce tarihi arasındaki kopukluğun giderilmesidir. Sosyal ve siyasi tarih, du¨şu¨nce tarihinden soyutlanınca kuru bir olaylar yığınına dönu¨şmekte; du¨şu¨nce tarihinin sosyal ve siyasi tarihle bağının koparılması ise yapay kristalizasyonları beraberinde getirmektedir. Öyle ki kelam, tarihten ve tarihsel bağlamdan soyutlandığında dogmalaşmakta veya felsefeleşmekte, böyle olunca da Gazali'nin Eşariliği ile Razi'nin Eşariliği telfik edilememekte ve bir çelişki gibi algılanmaktadır. Aynı şey fıkıh ve tasavvuf metinleri için de geçerlidir. Belirli bir bağlamın u¨ru¨nu¨ olan içtihatlar, zamandan soyutlandığında tarih u¨stu¨ bir çerçeveye oturmaktadır. Tasavvufi literatu¨rde ise zaman, genellikle devre dışıdır veya tarihsel olmayan menkıbevi bir vetirede akmaktadır. Önemli olan bu alanlara ait metinlerden hareketle bir tarih tasavvuru inşa etmekten ziyade, bu metinleri anlaşılır kılabilecek tarihsel bir çerçeve ortaya koymaktır. Bu açıdan bakıldığında Eşarilik ve Maturidilik arasındaki ilişki, kimi muahhar kaynaklara yansıyan şekliyle sadece bir fikrî tartışmadan ibaret değildir; içinde siyaset, din, ku¨ltu¨r ve kimlik gibi unsurların yer aldığı çok denklemli bir ilişki yumağıdır. İki kesim arasındaki ilişkiler tarihsel su¨reçte asla istikrarlı bir seyir izlememiş; bölgesel farklılaşmaya, siyasilerin tutumlarına, felsefe ve tasavvufla olan etkileşimlerine göre değişkenlik göstermiştir. Bu çalışmada iki kesim arasındaki ilişkiler söz konusu değişkenler özelinde tahlile tabi tutulmuştur.
Gu¨nu¨mu¨z tarih yazıcılığında u¨stesinden gelinmeye çalışılan en önemli sorunlardan birisi, sosyal ve siyasi tarih ile du¨şu¨nce tarihi arasındaki kopukluğun giderilmesidir. Sosyal ve siyasi tarih, du¨şu¨nce tarihinden soyutlanınca kuru bir olaylar yığınına dönu¨şmekte; du¨şu¨nce tarihinin sosyal ve siyasi tarihle bağının koparılması ise yapay kristalizasyonları beraberinde getirmektedir. Öyle ki kelam, tarihten ve tarihsel bağlamdan soyutlandığında dogmalaşmakta veya felsefeleşmekte, böyle olunca da Gazali'nin Eşariliği ile Razi'nin Eşariliği telfik edilememekte ve bir çelişki gibi algılanmaktadır. Aynı şey fıkıh ve tasavvuf metinleri için de geçerlidir. Belirli bir bağlamın u¨ru¨nu¨ olan içtihatlar, zamandan soyutlandığında tarih u¨stu¨ bir çerçeveye oturmaktadır. Tasavvufi literatu¨rde ise zaman, genellikle devre dışıdır veya tarihsel olmayan menkıbevi bir vetirede akmaktadır. Önemli olan bu alanlara ait metinlerden hareketle bir tarih tasavvuru inşa etmekten ziyade, bu metinleri anlaşılır kılabilecek tarihsel bir çerçeve ortaya koymaktır. Bu açıdan bakıldığında Eşarilik ve Maturidilik arasındaki ilişki, kimi muahhar kaynaklara yansıyan şekliyle sadece bir fikrî tartışmadan ibaret değildir; içinde siyaset, din, ku¨ltu¨r ve kimlik gibi unsurların yer aldığı çok denklemli bir ilişki yumağıdır. İki kesim arasındaki ilişkiler tarihsel su¨reçte asla istikrarlı bir seyir izlememiş; bölgesel farklılaşmaya, siyasilerin tutumlarına, felsefe ve tasavvufla olan etkileşimlerine göre değişkenlik göstermiştir. Bu çalışmada iki kesim arasındaki ilişkiler söz konusu değişkenler özelinde tahlile tabi tutulmuştur.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 432,00 | 432,00 |
2 | 224,64 | 449,28 |
3 | 155,52 | 466,56 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 432,00 | 432,00 |
2 | 224,64 | 449,28 |
3 | 155,52 | 466,56 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 432,00 | 432,00 |
2 | 224,64 | 449,28 |
3 | 155,52 | 466,56 |