"Portakal bir taydır. Ve ben suya du¨şu¨p ölen bir tayı ceylana çevirme ihtimalinden bahsediyorum. Bir tay genelde suya du¨şu¨p ölmez. Ben de genelde sempatiğimdir ama ayağıma çarpıp du¨şer taylar. Benim gönlu¨m du¨şer suya sonra. Kimse bulamaz orada gönlu¨mu¨ de aklımı da. Aklım zaten uzun zamandır kayıp... Ellerimi tuttular, du¨şlerden bahsettiler, başka hayvanlardan bahsettiler. Hep, birini önemseyince hayvanlara benzetiyordum, bunu bilmediler. Annem de dahil. Annem ceylandı icabında. Bir ara gergedandı ama gergedan da çok estetik hayvan değilmiş meğer, google'dan bile bakmadım onların yalancısıyım. Bir ara ağzımdan gergedan lafı çıktı sevgiyle; ama farkında değilim bir şeylerin. Sevdim içimi dökmeyi, sevdim içtenliği. Yoruldum tayları boşluğa bırakmaktan. Yoruldum içimde ukde bir tay ama ukde dersem hiç gelmez. Bıraktığımı söylesem boşluğa, belki koşar. Öyle demeyin taylar gu¨zel kaval çalar."
Bu, alelade bir yaşam anlatısı değil; bu, dilin bildiği, gözün gördüğü, dimağın ezberlediği herhangi bir söz oyununa da benzemiyor. İnsan, yaşadığı somut olayları soyut bir his dünyasının süzgecinden geçirerek özümser mi? Ne kadar da yorulur kim bilir? Ama bunu öyküler yapabilir, insanı şiir süzgecinin içine sokup gerçek duygularıyla yüzleştirebilir. Şeyma Subaşı, tam da bunu yapıyor. Sıradan bir anın içinde ruh dünyanıza ait ne bulabilirseniz yazar onları aramaya çıkıyor.
"Portakal bir taydır. Ve ben suya du¨şu¨p ölen bir tayı ceylana çevirme ihtimalinden bahsediyorum. Bir tay genelde suya du¨şu¨p ölmez. Ben de genelde sempatiğimdir ama ayağıma çarpıp du¨şer taylar. Benim gönlu¨m du¨şer suya sonra. Kimse bulamaz orada gönlu¨mu¨ de aklımı da. Aklım zaten uzun zamandır kayıp... Ellerimi tuttular, du¨şlerden bahsettiler, başka hayvanlardan bahsettiler. Hep, birini önemseyince hayvanlara benzetiyordum, bunu bilmediler. Annem de dahil. Annem ceylandı icabında. Bir ara gergedandı ama gergedan da çok estetik hayvan değilmiş meğer, google'dan bile bakmadım onların yalancısıyım. Bir ara ağzımdan gergedan lafı çıktı sevgiyle; ama farkında değilim bir şeylerin. Sevdim içimi dökmeyi, sevdim içtenliği. Yoruldum tayları boşluğa bırakmaktan. Yoruldum içimde ukde bir tay ama ukde dersem hiç gelmez. Bıraktığımı söylesem boşluğa, belki koşar. Öyle demeyin taylar gu¨zel kaval çalar."
Bu, alelade bir yaşam anlatısı değil; bu, dilin bildiği, gözün gördüğü, dimağın ezberlediği herhangi bir söz oyununa da benzemiyor. İnsan, yaşadığı somut olayları soyut bir his dünyasının süzgecinden geçirerek özümser mi? Ne kadar da yorulur kim bilir? Ama bunu öyküler yapabilir, insanı şiir süzgecinin içine sokup gerçek duygularıyla yüzleştirebilir. Şeyma Subaşı, tam da bunu yapıyor. Sıradan bir anın içinde ruh dünyanıza ait ne bulabilirseniz yazar onları aramaya çıkıyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 93,60 | 93,60 |
2 | 47,74 | 95,47 |
3 | 32,45 | 97,34 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 93,60 | 93,60 |
2 | 47,74 | 95,47 |
3 | 32,45 | 97,34 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 93,60 | 93,60 |
2 | 47,74 | 95,47 |
3 | 32,45 | 97,34 |