Bir damla boyanın suyun rengini değiştireceğini bilmek ne kadar kolaydır. Bitkilerin uygun bir toprakta güneş ışığı alarak ve sulanarak yeşereceğini bilmek de öyle. Dünyanın hızla dönüşünü açıklamak neden bu kadar zor ve neden şimdi yüzyılda bir hatta on yılda bir dünya, allak bullak ediyor zihinlerimizi?
Eskiden üç – dört yüzyılda bir değişen, ağır ağır dönen dünyayı anlamlandırabiliyor anlayabiliyorduk. Sanayi Devrimi'nden sonra o kadar hızlandı ki, dünyanın dönüşü… Bilhassa Enformasyon Devrimi' nden sonra. Bu hızdan başımız dönüyor ve yaşadığımız değişimleri anlamak, anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba oluyor. Tam açıkladık dediğimiz anda bakıyoruz ki dünyanın dönüşü bizi yine yanıltıyor ve hemen eskiyor düşüncelerimiz, aya ilk gittiğimiz günlerde bile bu kadar zor değildi dünyayı yorumlamak.
Muktedirler daha yaşanabilir bir dünya hayalimizi yok ettiler. Bir yerlere ait olmak, bir ideolojiye bağlı olmak cazip değildi artık. Cazip olan; bir şeylere sahip olmak. Patronların görmemize izin verdikleri kadarını gösteren televizyon, cep telefonu ve bilgisayar gibi cihazlara mesela… Ekran bağımlılığı istikbalimizi tehdit etse bile,
En ciddi olayların magazin konusu olduğu bir dünyada yaşıyoruz şu anda. Savaşlar cinayetler, kazalar depremler… Her şeyi canlı canlı, naklen izlemek pornografik değilse pornografi nedir acaba? Her dakikamızı canlı canlı kaydetmek ve bilerce gözün seyrine sunmak "Paylaşım (!)" mıdır, pornografi mi? Neyi paylaşamıyoruz? Modernitenin kafalarımıza vura vura yok ettiği; kaybettiğimiz dünyayı anlama, açıklama yeteneğimizi mi acaba?
2009'dan beri ekran kelimesi ekseninde teknoloji ve ekonomi konulu yazılar yazdım. Şimdi bunlara sanatla ilgili birkaç yazıyı daha ekleyerek ilginize sunuyorum.
Sevil Avşar
Bir damla boyanın suyun rengini değiştireceğini bilmek ne kadar kolaydır. Bitkilerin uygun bir toprakta güneş ışığı alarak ve sulanarak yeşereceğini bilmek de öyle. Dünyanın hızla dönüşünü açıklamak neden bu kadar zor ve neden şimdi yüzyılda bir hatta on yılda bir dünya, allak bullak ediyor zihinlerimizi?
Eskiden üç – dört yüzyılda bir değişen, ağır ağır dönen dünyayı anlamlandırabiliyor anlayabiliyorduk. Sanayi Devrimi'nden sonra o kadar hızlandı ki, dünyanın dönüşü… Bilhassa Enformasyon Devrimi' nden sonra. Bu hızdan başımız dönüyor ve yaşadığımız değişimleri anlamak, anlatmaya çalışmak beyhude bir çaba oluyor. Tam açıkladık dediğimiz anda bakıyoruz ki dünyanın dönüşü bizi yine yanıltıyor ve hemen eskiyor düşüncelerimiz, aya ilk gittiğimiz günlerde bile bu kadar zor değildi dünyayı yorumlamak.
Muktedirler daha yaşanabilir bir dünya hayalimizi yok ettiler. Bir yerlere ait olmak, bir ideolojiye bağlı olmak cazip değildi artık. Cazip olan; bir şeylere sahip olmak. Patronların görmemize izin verdikleri kadarını gösteren televizyon, cep telefonu ve bilgisayar gibi cihazlara mesela… Ekran bağımlılığı istikbalimizi tehdit etse bile,
En ciddi olayların magazin konusu olduğu bir dünyada yaşıyoruz şu anda. Savaşlar cinayetler, kazalar depremler… Her şeyi canlı canlı, naklen izlemek pornografik değilse pornografi nedir acaba? Her dakikamızı canlı canlı kaydetmek ve bilerce gözün seyrine sunmak "Paylaşım (!)" mıdır, pornografi mi? Neyi paylaşamıyoruz? Modernitenin kafalarımıza vura vura yok ettiği; kaybettiğimiz dünyayı anlama, açıklama yeteneğimizi mi acaba?
2009'dan beri ekran kelimesi ekseninde teknoloji ve ekonomi konulu yazılar yazdım. Şimdi bunlara sanatla ilgili birkaç yazıyı daha ekleyerek ilginize sunuyorum.
Sevil Avşar