İnsanlık tarihinin ilk çağlarından bugüne geçinme ve yaşam mücadelesi her zaman önemli bir sorun olarak bireylerin ve dolayısıyla toplumların gündemi olmuş ve olmaya devam etmektedir. Yaşam mücadelesi ve gelecek kaygısı bireylerin sonra da toplumların üretim, bölüşüm ve tüketim konularının tartışılmasına yol açmıştır. Bireyler doğduklarında hazır buldukları iki temel geçim ve üretim kaynağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi doğal kaynaklar ve ikincisi ise emektir.
Birey emeğiyle doğal kaynakları ve doğayı işleyerek, geçim ve yaşam mücadelesinde başarılı olmak için çaba sarf etmek zorundadır. Gerçek şudur ki, birey tek başına tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir imkana sahip değildir. Doğal olarak, bireylerin bir araya gelerek organize olmaları ve toplumsal hareket ederek, sürdürülebilir bir geçim ve yaşam imkânı sağlama ihtiyacı toplumları ve devlet oluşumlarını doğurmuştur.
Doğa tahrip edilmeden ve yaşam alanları daraltılmadan üretim ve tüketim dengesinin kurulması ve yeni teknik ve buluşlarla, yeni yaşam alanları oluşturma önem arz etmektedir. Aksi takdirde geçim ve yaşam mücadelesi için doğayı tahrip ederek kısa vadeli, sadece bireysel çıkarlar doğrultusunda gelecek kuşakları düşünmeden; yaşam ve geçim için elzem olan ihtiyaçların karşılanması yerine, sınırsız olan arzu ve isteklerin tatmini için mal ve hizmet üretilmesi doğal olarak gelecek kuşakların yaşam alanlarını daraltmakta; geçim sorunlarını arttırmakta ve insanlığın sonu yine insanlar eliyle hazırlanmaktadır.
Emek faktörünün âtıl kalması ve yeterli düzeyde yönetilememesi toplumların geleceksiz kalmasına yol açacaktır. Bu bağlamda işsizlik sorunu ve istihdam politikaları tüm toplumların geleceği için ele alınması gereken, birincil konulardandır. Bu çalışmada, Türkiye özelinde işsizlik ve istihdama ilişkin sorunlar irdelenmekte ve öneriler sunulmaktadır.
İnsanlık tarihinin ilk çağlarından bugüne geçinme ve yaşam mücadelesi her zaman önemli bir sorun olarak bireylerin ve dolayısıyla toplumların gündemi olmuş ve olmaya devam etmektedir. Yaşam mücadelesi ve gelecek kaygısı bireylerin sonra da toplumların üretim, bölüşüm ve tüketim konularının tartışılmasına yol açmıştır. Bireyler doğduklarında hazır buldukları iki temel geçim ve üretim kaynağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi doğal kaynaklar ve ikincisi ise emektir.
Birey emeğiyle doğal kaynakları ve doğayı işleyerek, geçim ve yaşam mücadelesinde başarılı olmak için çaba sarf etmek zorundadır. Gerçek şudur ki, birey tek başına tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir imkana sahip değildir. Doğal olarak, bireylerin bir araya gelerek organize olmaları ve toplumsal hareket ederek, sürdürülebilir bir geçim ve yaşam imkânı sağlama ihtiyacı toplumları ve devlet oluşumlarını doğurmuştur.
Doğa tahrip edilmeden ve yaşam alanları daraltılmadan üretim ve tüketim dengesinin kurulması ve yeni teknik ve buluşlarla, yeni yaşam alanları oluşturma önem arz etmektedir. Aksi takdirde geçim ve yaşam mücadelesi için doğayı tahrip ederek kısa vadeli, sadece bireysel çıkarlar doğrultusunda gelecek kuşakları düşünmeden; yaşam ve geçim için elzem olan ihtiyaçların karşılanması yerine, sınırsız olan arzu ve isteklerin tatmini için mal ve hizmet üretilmesi doğal olarak gelecek kuşakların yaşam alanlarını daraltmakta; geçim sorunlarını arttırmakta ve insanlığın sonu yine insanlar eliyle hazırlanmaktadır.
Emek faktörünün âtıl kalması ve yeterli düzeyde yönetilememesi toplumların geleceksiz kalmasına yol açacaktır. Bu bağlamda işsizlik sorunu ve istihdam politikaları tüm toplumların geleceği için ele alınması gereken, birincil konulardandır. Bu çalışmada, Türkiye özelinde işsizlik ve istihdama ilişkin sorunlar irdelenmekte ve öneriler sunulmaktadır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 261,00 | 261,00 |
2 | 133,11 | 266,22 |
3 | 90,48 | 271,44 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 261,00 | 261,00 |
2 | 133,11 | 266,22 |
3 | 90,48 | 271,44 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 261,00 | 261,00 |
2 | 133,11 | 266,22 |
3 | 90,48 | 271,44 |