Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Ağustos ayı, vakfımız ve dergimiz açısından son derece önemli iki şahsiyetin ölüm yıl dönümü idi. Destan şairimiz N. Yıldırım Gençosmanoğlu ve ömrünü Türk milletine adayan S. Servet Kabaklı'yı rahmetle andığımız günlerde, Türk dünyası için önemli bir ismi daha yitirmenin kederini yaşadık. Türk ülkeleri arasında edebiyat ve sanat köprüleri kurarak Türk dünyasının birliğini sağlama yönünde önemli hizmetleri olan Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu'nu da kaybettik. Ömürleri boyunca bu millete hizmet eden her üç alpereni rahmetle, minnetle anıyorum, ruhları şad, mekânları cennet olsun.
"Suçun Edebiyatı" başlığıyla işlediğimiz bu ayki dosyamızda "suç" ve suç üzerinden gelişen polisiye edebiyatı mercek altına aldık. Dosyamızın ilk yazısı Alâattin Karaca'ya ait. Karaca, suç temasının edebiyat içindeki yerine değinirken aynı zamanda edebî eserlerde suçun nasıl bir motivasyon unsuru olarak kullanıldığına da dikkat çekiyor. Suçun psikolojik ve sosyolojik yönlerini ele almayı da ihmal etmiyor. Erol Üyepazarcı, polisiye edebiyatın merkezinde yer alan suç ve suçlu kavramlarını irdeliyor. Üyepazarcı yazısında âdeta polisiye romanlardaki suçluların bir profilini çıkartırken aynı zamanda okurlarımıza, polisiye edebiyatın hangi kıstaslara göre tasnif edildiğini de dile getiriyor. Fethi Demir, yeraltı edebiyatı kavramı çerçevesinde edebiyatta suçun rolüne ve bu edebî türün suç kavramına nasıl yaklaştığına değiniyor. Demir, yeraltı edebiyatında marjinal karakterler ve toplumun kıyısında kalan hayatlar üzerinden, suç temasının nasıl işlendiğini inceliyor. Gulzar Mammadova, Osman Aysu'nun romanlarındaki suç temalarının romanın kurgusunu nasıl etkilediğini gösteriyor. Mammadova, Aysu'nun karakterlerinin suça olan eğilimlerini ve bu eğilimlerin romanın akışı üzerindeki etkilerini izah ediyor. Ferhat Korkmaz, Ahmet Ümit'in Beyoğlu'nun En Güzel Abisi adlı romanını, suç ve cezaların kanuniliği ekseninde değerlendiriyor. Korkmaz, romanın merkezindeki suç olgusunu ve bu suçların hukuki boyutlarını ele alarak romanın adalet kavramını üzerine düşünmeye sevk ettiğini söylüyor. Başak Karaca, Cengiz Abdullayev'in Mafyanın Kasası adlı romanı üzerinden mafya ve suç ilişkisini ele alıyor. Karaca, romandaki suç örgütlerinin yapısını ve karakterlerin bu yapı içindeki rollerini ortaya koyuyor. Sinem Şahin ise ilk kadın polisiye yazarımız Müzehher Vâ-Nû'yu tanıttıktan sonra onun Uğursuz Fotoğraf adlı romanını inceliyor II. Dünya Savaşı döneminde Almanya'dan Türkiye'ye uzanan olaylar silsilesinin işlendiği bu romanın, konusu itibariyle polisiye edebiyatımızda hâlâ özel bir yerde durduğunu ifade ediyor. Dosyamızın birinci bölümü çağdaş polisiye yazarlarıyla yaptığımız soruşturmayla son buluyor. "Suçun Edebiyatı" adlı dosyamızı geniş bir çerçeveyle ele aldığımız için dosyanın ikinci bölümünü de önümüzdeki sayılarda yayımlayacağımızı belirtmek istiyorum.
Bu sayımızda ayrıca Sema Uğurcan, Beşir Ayvazoğlu'nun biyografileri üzerine kaleme aldığı denemesiyle edebiyatımızdaki biyografi eserlerine dikkat çekiyor. Ziya Avşar ise "Mevlevî Maârifleri" adlı yazı dizisine devam ediyor. Avşar, bu yazısında Bahâeddin Veled'in göç yoluna odaklanıyor. Bendeniz ise vakfımız tarafından geçtiğimiz yıllarda yayımlanan Reşad Mecid'in Kalemsiz Yazılanlar adlı kitabından hareketle bir sosyal medya edebiyatının doğuşundan bahsetmeye, bu mecralarda yazılan metinlerin de birer edebî ürün olabileceğini söylemeye çalıştım. Bu konunun ileriki yıllarda edebiyat tartışmaları içinde önemli bir başlık olacağını düşünüyorum.
Bu ayki şairlerimiz Mehmet Aycı, Muzaffer Fehmi Şakar, Şadi Oğuzhan, Ahmettahsin Erdoğan, Ülkü Olcay ve Reşad Mecid şiirleriyle dergimize katkı sağlıyorlar. Ajandamızda ise Mehmet Konuk'un Kürk Mantolu Madonna adlı tiyatro oyununa dair bir değerlendirmesi yer alıyor. Herkese iyi okumalar diliyorum.
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni
Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Ağustos ayı, vakfımız ve dergimiz açısından son derece önemli iki şahsiyetin ölüm yıl dönümü idi. Destan şairimiz N. Yıldırım Gençosmanoğlu ve ömrünü Türk milletine adayan S. Servet Kabaklı'yı rahmetle andığımız günlerde, Türk dünyası için önemli bir ismi daha yitirmenin kederini yaşadık. Türk ülkeleri arasında edebiyat ve sanat köprüleri kurarak Türk dünyasının birliğini sağlama yönünde önemli hizmetleri olan Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu'nu da kaybettik. Ömürleri boyunca bu millete hizmet eden her üç alpereni rahmetle, minnetle anıyorum, ruhları şad, mekânları cennet olsun.
"Suçun Edebiyatı" başlığıyla işlediğimiz bu ayki dosyamızda "suç" ve suç üzerinden gelişen polisiye edebiyatı mercek altına aldık. Dosyamızın ilk yazısı Alâattin Karaca'ya ait. Karaca, suç temasının edebiyat içindeki yerine değinirken aynı zamanda edebî eserlerde suçun nasıl bir motivasyon unsuru olarak kullanıldığına da dikkat çekiyor. Suçun psikolojik ve sosyolojik yönlerini ele almayı da ihmal etmiyor. Erol Üyepazarcı, polisiye edebiyatın merkezinde yer alan suç ve suçlu kavramlarını irdeliyor. Üyepazarcı yazısında âdeta polisiye romanlardaki suçluların bir profilini çıkartırken aynı zamanda okurlarımıza, polisiye edebiyatın hangi kıstaslara göre tasnif edildiğini de dile getiriyor. Fethi Demir, yeraltı edebiyatı kavramı çerçevesinde edebiyatta suçun rolüne ve bu edebî türün suç kavramına nasıl yaklaştığına değiniyor. Demir, yeraltı edebiyatında marjinal karakterler ve toplumun kıyısında kalan hayatlar üzerinden, suç temasının nasıl işlendiğini inceliyor. Gulzar Mammadova, Osman Aysu'nun romanlarındaki suç temalarının romanın kurgusunu nasıl etkilediğini gösteriyor. Mammadova, Aysu'nun karakterlerinin suça olan eğilimlerini ve bu eğilimlerin romanın akışı üzerindeki etkilerini izah ediyor. Ferhat Korkmaz, Ahmet Ümit'in Beyoğlu'nun En Güzel Abisi adlı romanını, suç ve cezaların kanuniliği ekseninde değerlendiriyor. Korkmaz, romanın merkezindeki suç olgusunu ve bu suçların hukuki boyutlarını ele alarak romanın adalet kavramını üzerine düşünmeye sevk ettiğini söylüyor. Başak Karaca, Cengiz Abdullayev'in Mafyanın Kasası adlı romanı üzerinden mafya ve suç ilişkisini ele alıyor. Karaca, romandaki suç örgütlerinin yapısını ve karakterlerin bu yapı içindeki rollerini ortaya koyuyor. Sinem Şahin ise ilk kadın polisiye yazarımız Müzehher Vâ-Nû'yu tanıttıktan sonra onun Uğursuz Fotoğraf adlı romanını inceliyor II. Dünya Savaşı döneminde Almanya'dan Türkiye'ye uzanan olaylar silsilesinin işlendiği bu romanın, konusu itibariyle polisiye edebiyatımızda hâlâ özel bir yerde durduğunu ifade ediyor. Dosyamızın birinci bölümü çağdaş polisiye yazarlarıyla yaptığımız soruşturmayla son buluyor. "Suçun Edebiyatı" adlı dosyamızı geniş bir çerçeveyle ele aldığımız için dosyanın ikinci bölümünü de önümüzdeki sayılarda yayımlayacağımızı belirtmek istiyorum.
Bu sayımızda ayrıca Sema Uğurcan, Beşir Ayvazoğlu'nun biyografileri üzerine kaleme aldığı denemesiyle edebiyatımızdaki biyografi eserlerine dikkat çekiyor. Ziya Avşar ise "Mevlevî Maârifleri" adlı yazı dizisine devam ediyor. Avşar, bu yazısında Bahâeddin Veled'in göç yoluna odaklanıyor. Bendeniz ise vakfımız tarafından geçtiğimiz yıllarda yayımlanan Reşad Mecid'in Kalemsiz Yazılanlar adlı kitabından hareketle bir sosyal medya edebiyatının doğuşundan bahsetmeye, bu mecralarda yazılan metinlerin de birer edebî ürün olabileceğini söylemeye çalıştım. Bu konunun ileriki yıllarda edebiyat tartışmaları içinde önemli bir başlık olacağını düşünüyorum.
Bu ayki şairlerimiz Mehmet Aycı, Muzaffer Fehmi Şakar, Şadi Oğuzhan, Ahmettahsin Erdoğan, Ülkü Olcay ve Reşad Mecid şiirleriyle dergimize katkı sağlıyorlar. Ajandamızda ise Mehmet Konuk'un Kürk Mantolu Madonna adlı tiyatro oyununa dair bir değerlendirmesi yer alıyor. Herkese iyi okumalar diliyorum.
İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 100,00 | 100,00 |
2 | 52,00 | 104,00 |
3 | 36,00 | 108,00 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 100,00 | 100,00 |
2 | 52,00 | 104,00 |
3 | 36,00 | 108,00 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 100,00 | 100,00 |
2 | 52,00 | 104,00 |
3 | 36,00 | 108,00 |