Türkçem Mahzun Ben Mahzun

Stok Kodu:
9789755334523
Boyut:
13,5x20
Sayfa Sayısı:
1
Baskı Sayısı:
1
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
%28 indirimli
87,00
62,64
Taksitli fiyat: 3 x 21,72
Temin süresi 4 gündür.
9789755334523
565691
Türkçem Mahzun Ben Mahzun
Türkçem Mahzun Ben Mahzun
62.64

Vaktiyle TRT'de güneş tutulmasını anlatan bir program izlemiştim. Spiker konuştuğu gökbilimci konuğa evrenin bir sınırı, ulaşabileceğimiz bir sonu olup olmadığını sormuştu. Gökbilimci uzman şöyle bir gülümsedi. "Biz varsaydığımız sınırlarına yaklaştıkça, o sınır bizden uzaklaşır." diye açıkladı bu karışık durumu. Yani evrenin sınırları var, ama biz yaklaştıkça uzaklaşan bir sınır bu. Evren için yapılan bu açıklama, dil için de geçerlidir. Biz dilimizin sınırlarına yürüdükçe, o sınırlar bizden uzaklaşır. Sürekli genişleyen, uçsuz bucaksız, seslerle, sözcüklerle dolu bir balon düşünün. Bu balon sürekli şişebilir de, sönebilir de… Başka dillerin yoğun baskısıyla sönebilecek bir balon gibidir dil, ancak kendi olanaklarını harekete geçirerek (edebiyatta, bilimde, eğitimde) sınırlarına doğru yürürseniz, bu esnek ve canlı evren genişler.

Geride bıraktığımız kocaman bir tarihten hiç ders almamış gibi görünen iki anlayış, eğitim ve bilim kurumlarımızı zorluyor.

Bunlardan birincisi, önce tercüman, sonra bilim adamı olmamızı istiyor. Onlara göre varsa yoksa İngilizce… Makalelerinizi İngilizce yazarsanız on beş puan, Türkçe yazarsanız beş puan. Bu, açıkça kendi dilimizi cezalandırmak değil mi? İkinci anlayış ise, önce imam, sonra bilim adamı, öğretmen, gazeteci, bankacı olmamızı istiyor. Onlara göre Osmanlıcayı, Arapça ve Farsçayı herkes öğrenmeli. Türkçe iki cepheden böyle zorlanıyor.

Bu durumda "Türkçem mahzun, ben mahzun!" demez misiniz?

Bu iki anlayışa karşı ses bayrağımızı dalgalandıracak üçüncü bir gücü canlandırmak zorundayız.

Kemal Ateş

Vaktiyle TRT'de güneş tutulmasını anlatan bir program izlemiştim. Spiker konuştuğu gökbilimci konuğa evrenin bir sınırı, ulaşabileceğimiz bir sonu olup olmadığını sormuştu. Gökbilimci uzman şöyle bir gülümsedi. "Biz varsaydığımız sınırlarına yaklaştıkça, o sınır bizden uzaklaşır." diye açıkladı bu karışık durumu. Yani evrenin sınırları var, ama biz yaklaştıkça uzaklaşan bir sınır bu. Evren için yapılan bu açıklama, dil için de geçerlidir. Biz dilimizin sınırlarına yürüdükçe, o sınırlar bizden uzaklaşır. Sürekli genişleyen, uçsuz bucaksız, seslerle, sözcüklerle dolu bir balon düşünün. Bu balon sürekli şişebilir de, sönebilir de… Başka dillerin yoğun baskısıyla sönebilecek bir balon gibidir dil, ancak kendi olanaklarını harekete geçirerek (edebiyatta, bilimde, eğitimde) sınırlarına doğru yürürseniz, bu esnek ve canlı evren genişler.

Geride bıraktığımız kocaman bir tarihten hiç ders almamış gibi görünen iki anlayış, eğitim ve bilim kurumlarımızı zorluyor.

Bunlardan birincisi, önce tercüman, sonra bilim adamı olmamızı istiyor. Onlara göre varsa yoksa İngilizce… Makalelerinizi İngilizce yazarsanız on beş puan, Türkçe yazarsanız beş puan. Bu, açıkça kendi dilimizi cezalandırmak değil mi? İkinci anlayış ise, önce imam, sonra bilim adamı, öğretmen, gazeteci, bankacı olmamızı istiyor. Onlara göre Osmanlıcayı, Arapça ve Farsçayı herkes öğrenmeli. Türkçe iki cepheden böyle zorlanıyor.

Bu durumda "Türkçem mahzun, ben mahzun!" demez misiniz?

Bu iki anlayışa karşı ses bayrağımızı dalgalandıracak üçüncü bir gücü canlandırmak zorundayız.

Kemal Ateş

AKBANK
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 62,64    62,64   
2 31,95    63,89   
3 21,72    65,15   
ZİRAAT BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 62,64    62,64   
2 31,95    63,89   
3 21,72    65,15   
İŞ BANKASI
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 62,64    62,64   
2 31,95    63,89   
3 21,72    65,15   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat