Jeostratejik ve jeopolitik anlamda küresel ölçekte vazgeçilmez olan Arktik Bölge'de buzulların erimesi, permafrostun yumuşaması, daha güçlü dalgalar, erozyon ve kontrol edilemeyen yangın olaylarının artışıyla bölgenin jeopolitiği dönüşüm geçiriyor. Bu gelişmeler, Rusya'yı harekete geçirmiş ve en geniş deniz yetki alanlarına sahip ülke olarak Rusya, kendisini bölgede daha güçlü bir şekilde konumlandırmak için askerî anlamda yoğun bir yığınak ve modernizasyon süreci başlatmıştır. Rusya'nın Arktik Bölge politikalarını ister realizm çerçevesinde ister neoliberal bir yaklaşımla açıklayalım Rus Arktik stratejisinin büyük güç statüsünü yansıtma arzusuna ve bölgenin kırılganlığına dayalı olduğu görülmektedir. Bu strateji; küresel ölçekte siyasi, ekonomik, askerî ve stratejik anlamda önemli bir jeopolitik tartışma ve çatışmanın zeminini hazırlamaktadır. Diğer taraftan Çin, kendisini "yakın ülke" olarak tanımlayarak Arktik Bölge'de her alanda aktif bir oyuncu hâline gelmiştir. Özellikle Rusya ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde, bölgede askerî girişimler de dâhil çok boyutlu bir faaliyet içerisindedir. Bu durum, Arktik Bölge'yi büyük güçlerin jeopolitik çatışma alanına hızla yaklaştırmaktadır. Bu riskin giderek artması beklenebilir çünkü buzulların erimesiyle birlikte ulaşım yollarının daha aktif kullanılması ve keşfedilecek hidrokarbon rezervlerinin çekiciliği, büyük güçler arasındaki rekabeti gittikçe yoğunlaştıracaktır. Ayrıca Atlantik ve Avrupa'nın güvenlik hinterlandı olarak niteleyebileceğimiz Arktik Bölgedeki Rusya-Çin iş birliği, ABD ve Avrupa ülkeleri bakımından son derece riskli olarak nitelendirilmektedir. Hatta bu konuda bazı AB üyeleri tarafından Arktik Bölge; yeni bir mücadele alanı, potansiyel çatışma kaynağı olarak tanımlanmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı kitap başlığının Uluslararası Politakada Arktik Bölge olması uygun görüldü. Kitapta; Arktik Bölgedeki jeostratejik ve jeopolitik rekabet, Arktik Bölge Havzası ülkeleri ve diğer ülkelerin yaklaşımları çerçevesinde ele alındı. Birinci Bölüm'de; Arktik Bölge'nin tarihî, coğrafi konumu, stratejik önemi ve sahip olduğu avantajlar incelendi. İkinci Bölüm'de, Arktik Havzası ülkelerinin bölgedeki girişimleri analiz edildi. Üçüncü Bölüm'de başta AB, NATO, Çin, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, Hollanda ve Türkiye olmak üzere diğer ülkelerin Arktik Bölge'yle ilgili politikaları değerlendirildi.
Jeostratejik ve jeopolitik anlamda küresel ölçekte vazgeçilmez olan Arktik Bölge'de buzulların erimesi, permafrostun yumuşaması, daha güçlü dalgalar, erozyon ve kontrol edilemeyen yangın olaylarının artışıyla bölgenin jeopolitiği dönüşüm geçiriyor. Bu gelişmeler, Rusya'yı harekete geçirmiş ve en geniş deniz yetki alanlarına sahip ülke olarak Rusya, kendisini bölgede daha güçlü bir şekilde konumlandırmak için askerî anlamda yoğun bir yığınak ve modernizasyon süreci başlatmıştır. Rusya'nın Arktik Bölge politikalarını ister realizm çerçevesinde ister neoliberal bir yaklaşımla açıklayalım Rus Arktik stratejisinin büyük güç statüsünü yansıtma arzusuna ve bölgenin kırılganlığına dayalı olduğu görülmektedir. Bu strateji; küresel ölçekte siyasi, ekonomik, askerî ve stratejik anlamda önemli bir jeopolitik tartışma ve çatışmanın zeminini hazırlamaktadır. Diğer taraftan Çin, kendisini "yakın ülke" olarak tanımlayarak Arktik Bölge'de her alanda aktif bir oyuncu hâline gelmiştir. Özellikle Rusya ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde, bölgede askerî girişimler de dâhil çok boyutlu bir faaliyet içerisindedir. Bu durum, Arktik Bölge'yi büyük güçlerin jeopolitik çatışma alanına hızla yaklaştırmaktadır. Bu riskin giderek artması beklenebilir çünkü buzulların erimesiyle birlikte ulaşım yollarının daha aktif kullanılması ve keşfedilecek hidrokarbon rezervlerinin çekiciliği, büyük güçler arasındaki rekabeti gittikçe yoğunlaştıracaktır. Ayrıca Atlantik ve Avrupa'nın güvenlik hinterlandı olarak niteleyebileceğimiz Arktik Bölgedeki Rusya-Çin iş birliği, ABD ve Avrupa ülkeleri bakımından son derece riskli olarak nitelendirilmektedir. Hatta bu konuda bazı AB üyeleri tarafından Arktik Bölge; yeni bir mücadele alanı, potansiyel çatışma kaynağı olarak tanımlanmaktadır.
Bu nedenlerden dolayı kitap başlığının Uluslararası Politakada Arktik Bölge olması uygun görüldü. Kitapta; Arktik Bölgedeki jeostratejik ve jeopolitik rekabet, Arktik Bölge Havzası ülkeleri ve diğer ülkelerin yaklaşımları çerçevesinde ele alındı. Birinci Bölüm'de; Arktik Bölge'nin tarihî, coğrafi konumu, stratejik önemi ve sahip olduğu avantajlar incelendi. İkinci Bölüm'de, Arktik Havzası ülkelerinin bölgedeki girişimleri analiz edildi. Üçüncü Bölüm'de başta AB, NATO, Çin, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, Hollanda ve Türkiye olmak üzere diğer ülkelerin Arktik Bölge'yle ilgili politikaları değerlendirildi.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 134,75 | 134,75 |
2 | 70,07 | 140,14 |
3 | 48,51 | 145,53 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 134,75 | 134,75 |
2 | 70,07 | 140,14 |
3 | 48,51 | 145,53 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 134,75 | 134,75 |
2 | 70,07 | 140,14 |
3 | 48,51 | 145,53 |