Yaşadığımız çağ, tüketim alışkanlıklarımızdan yaşam tarzımıza, iletişim şeklimizden ilişkilerimize tüm yönleriyle önceki çağlardan başka bir yerde konumlandırıyor kendini. Stresin yokluğunu asla düşünemediğimiz bir koşturmacanın içerisindeyiz. Daimi bir mücadele ve tatminsizlik ile sürüp giden kent yaşamında ilaçlardan, bize iyi geleceğine inandığımız, popülerleşmiş öğretilerden ya da bizi anlık olarak rahatlatsalar bile arayışımızı dindirmeyen eğlencelerden medet umduğumuz hayatlar yaşıyoruz. Peki, yaşantımız bu noktaya nasıl geldi? Orta Çağın karanlığından çıkıp günümüz yaşantısına ulaşmamızı sağlayan Aydınlanma ile neleri kazandık ya da kaybettik?
Serol Aksel, yeni kitabı Yeni Dünyanın Gerçekleri'nde "yeni dünyaya" farklı bir yorum getirirken okurlarını ufuk açıcı bir okuma deneyimine davet ediyor.
Gerçeklerle inancınız çeliştiğinde önünüzde iki yol vardır. Ya inancınızı gözden geçirir gerçeğe uyarlarsınız ya da gerçeği görmezden gelir inandığınız gibi yaşamaya devam edersiniz. Bu çatışmada çoğu zaman inanç galip gelir. Çünkü insan neye inanıyorsa odur.
İnandıklarımızla var olur, onlarla yaşama tutunuruz. Gerçeği kabullenmek oluşturduğumuz bu kalıbı yıkmaktan çok daha zordur. Buna karşın gerçeklerle hiç ilgilenmemek çıkış için başka bir yoldur. Neredeyse Orta Çağın sonuna kadar olan da budur. Merak çağına kadar insanlık bireysel çabalar dışında gerçeklerle çok fazla ilgilenmedi. Bunun en önemli nedeni evrende kendini konumlandırdığı yere ait sorulara en iyi cevabı inançlarının vermiş olmasıydı. İnsan var oluşunun bir nedeni olmalıydı. Bu şekilde çok da mutluydu aslında ama hikâye böyle devam etmedi.
Orta Çağın sonundan itibaren merak duygusu ağır basan insan her şeyi ama her şeyi sorgulamaya başladı. Nihayetinde 17. ve 18. yüzyıllarda yaşanan aydınlanma ile insan, evrenin merkezine konumlandırılırken akıl-inanç dengesindeki ibre önemli ölçüde akıldan yana kaydı. Bu değişim sonucu insan gerçeğe daha çok yaklaşırken inançlarının ona sağladığı huzuru da büyük ölçüde kaybetti. Bu geçiş pek kolay olmadı. İnanç dünyası ile bilim dünyasını bir yerde buluşturma çabalarının yanında aydınlanma değerlerini tümüyle reddedenler de oldu.
Elinizdeki kitap Yeni Dünyanın Gerçekleri'nde temel konular üzerinden Aydınlanma öncesi ve sonrası bir fotoğraf çekilerek çözümleme yapılmıştır. Kitabın asıl amacı Aydınlanma değerlerinin yeni dünya düzeninde nasıl yozlaştırıldığını ortaya koymaktır.
Yaşadığımız çağ, tüketim alışkanlıklarımızdan yaşam tarzımıza, iletişim şeklimizden ilişkilerimize tüm yönleriyle önceki çağlardan başka bir yerde konumlandırıyor kendini. Stresin yokluğunu asla düşünemediğimiz bir koşturmacanın içerisindeyiz. Daimi bir mücadele ve tatminsizlik ile sürüp giden kent yaşamında ilaçlardan, bize iyi geleceğine inandığımız, popülerleşmiş öğretilerden ya da bizi anlık olarak rahatlatsalar bile arayışımızı dindirmeyen eğlencelerden medet umduğumuz hayatlar yaşıyoruz. Peki, yaşantımız bu noktaya nasıl geldi? Orta Çağın karanlığından çıkıp günümüz yaşantısına ulaşmamızı sağlayan Aydınlanma ile neleri kazandık ya da kaybettik?
Serol Aksel, yeni kitabı Yeni Dünyanın Gerçekleri'nde "yeni dünyaya" farklı bir yorum getirirken okurlarını ufuk açıcı bir okuma deneyimine davet ediyor.
Gerçeklerle inancınız çeliştiğinde önünüzde iki yol vardır. Ya inancınızı gözden geçirir gerçeğe uyarlarsınız ya da gerçeği görmezden gelir inandığınız gibi yaşamaya devam edersiniz. Bu çatışmada çoğu zaman inanç galip gelir. Çünkü insan neye inanıyorsa odur.
İnandıklarımızla var olur, onlarla yaşama tutunuruz. Gerçeği kabullenmek oluşturduğumuz bu kalıbı yıkmaktan çok daha zordur. Buna karşın gerçeklerle hiç ilgilenmemek çıkış için başka bir yoldur. Neredeyse Orta Çağın sonuna kadar olan da budur. Merak çağına kadar insanlık bireysel çabalar dışında gerçeklerle çok fazla ilgilenmedi. Bunun en önemli nedeni evrende kendini konumlandırdığı yere ait sorulara en iyi cevabı inançlarının vermiş olmasıydı. İnsan var oluşunun bir nedeni olmalıydı. Bu şekilde çok da mutluydu aslında ama hikâye böyle devam etmedi.
Orta Çağın sonundan itibaren merak duygusu ağır basan insan her şeyi ama her şeyi sorgulamaya başladı. Nihayetinde 17. ve 18. yüzyıllarda yaşanan aydınlanma ile insan, evrenin merkezine konumlandırılırken akıl-inanç dengesindeki ibre önemli ölçüde akıldan yana kaydı. Bu değişim sonucu insan gerçeğe daha çok yaklaşırken inançlarının ona sağladığı huzuru da büyük ölçüde kaybetti. Bu geçiş pek kolay olmadı. İnanç dünyası ile bilim dünyasını bir yerde buluşturma çabalarının yanında aydınlanma değerlerini tümüyle reddedenler de oldu.
Elinizdeki kitap Yeni Dünyanın Gerçekleri'nde temel konular üzerinden Aydınlanma öncesi ve sonrası bir fotoğraf çekilerek çözümleme yapılmıştır. Kitabın asıl amacı Aydınlanma değerlerinin yeni dünya düzeninde nasıl yozlaştırıldığını ortaya koymaktır.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 73,80 | 73,80 |
2 | 38,38 | 76,75 |
3 | 26,57 | 79,70 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 73,80 | 73,80 |
2 | 38,38 | 76,75 |
3 | 26,57 | 79,70 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 73,80 | 73,80 |
2 | 38,38 | 76,75 |
3 | 26,57 | 79,70 |